Cumartesi, Şubat 27

Hoş Geldin Kaptan

3 Mart'tan itibaren altyapının başında.

To be Continue ...

19.03.2009

-----------------------------------------------------------------------

25.02.2010


Perşembe, Şubat 25

Yorumsuz











Bu Kadar Basit

5 tane şerefsiz çıkar ve elinden turu alır gider. Futbol bu kadar basit bir oyun işte. Maç yazısı sinirler geçerse yazarız. Rijkaard'ın sefilliğini, Uğur Uçar denen yetenek fakirini ve en önemlisi takıma ihanet edenleri...

Road to Hamburg 1/32 vol.2

25 Şubat Perşembe

20:00 Galatasaray (1)(1) Atletico Madrid
20:00 Anderlecht (1)(1) Atletico Bilbao
20:00 Marsilya (3)(1) Kopenhag
20:00 PSV (0)(1) Hamburg
20:00 Roma (2)(3) Panathinaikos
20:00 Shaktar Donetsk (1)(2) Fullham
20:00 Unirea Urziceni (0)(1) Liverpool
22:05 Fenerbahçe (1)(2) Lille
22:05 Hapoel Tel Aviv (0)(3) Rubin Kazan
22:05 Juventus (2)(1) Ajax
22:05 Salzburg (2)(3) Standart Liege
22:05 Valencia (0)(1) Club Brugge
22:05 Werder Bremen (0)(1) Twente
22:05 Wolfsburg (2)(2) Villarreal
23 Şubat Salı
Benfica (1) 4 - 0 (1) Hertha Berlin ( 25 Aimar, 48 ve 62 Cardozo, 59 Garcia )

Mevlid Kandiliniz Kutlu Olsun

Hiç bir doğum O'nunki kadar gerekli olmamıştı.
Adı güzel, kendi güzel Muhammed (SAV)

Galatasaray - Atletico Madrid Maç Öncesi


Bu akşam Galatasarayımız bir zafer gecesine daha çıkıyor. Madrid’de alınan 1-1 lik skor ile bu akşam bir nebze rahatız. Ancak ne zaman skor koruma derdinde olsak hep aynı şey oldu. Hamburg maçı bunun en büyük örneğidir. O maçı unutmak mümkün değil. Bir Uefa kupası daha beklide o gecenin sadece 10 dakikalık bir diliminde kaçtı. O maçı ömür boyu aklımızın bir yerine not edelim. Zira kaçan sadece Uefa kupası değil aynı zamanda en büyük rakibine 100 yıl boyunca atabileceğin en büyük çalımda kaçtı. Sadece bir kez gelen bir fırsat hovardaca reddedildi. Bu yüzdendir ki Bülent Korkmaz gibi idolüm olan bir ismi hala affedebilmiş değim.

Geçmişi bir süreliğine unutup bu akşama bakalım. Rijkaard beklide tur için en büyük güvencem. Sahadaki 11 oyuncudan daha çok etkisi olacaktır bu maça. İlk maçta şahsen beğenmediğim ve yakıştıramadığım futbol ile istediğini almayı bildi. Bu akşamda pek farklı bir oyun oynatmayacaktır. Denge ve kontrol futbolunu tercih edip rakibin zaafını görüp ona göre hücum ettirecek. İlk maçta yaptığı usta işi hamleleri maçtan birkaç gün sonra tekrar izlediğimde görebildim. Keita ve Caner’i yer değiştirerek oynattı Rijkaard. Bu hamle maçın başlarında bir etki göstermedi bu bir gerçek. Fakat ikinci yarıda Keita’nın verimli olmasının ana nedenidir. Rakip savunmacılar onun olduğu bölgeye daha sıkı tedbirler aldı ilkyarı. Keita’nın sağ ve sol kanadı kullanması ile dengeleri şaştı. İkinci yarı Rijkaard Keita’yı sağ kanattan ayırmadı ve böylece dağılan ve yıpranan savunma Keita’nın yeteneklerine karşı koyamadı. Atılan gol bunun bariz kanıtı zaten.

Bu maçtada en büyük kozu Keita olabilir Rijkaard’ın. Defans kurgusunu nasıl şekillendireceğide çok önemli. Emre Güngör büyük ihtimalle oynayamayacak. Servet-Neill ikilisi oynayacak büyük ihtimal. Sol bek Hakan balta olacak. Sağ bekte bir sürpriz yaparmı işte bunu maçta göreceğiz. Uğur’un kötü ötesi formu yüzünden Barış gibi süratli bir oyuncu tercih edilebilir. Fakat defans kurgusu karışabilir işte bunu riske edermi orası meçhul. Sanırım Uğur’la başlar Rijkaard. Oturmuş olan 4 lüyü bozmak istemez.

Orta sahadaki üçlüde Topal ve Elano bankolar. Yanlarına kim gelecek onu bilemiyoruz. Sarp en büyük adaydır her zaman. Ancak Barış son Beşiktaş maçında daha etkili bir oyun oynadı. Barış tercihide yadırganmamalı. Sağ kulvar Keita’nın olacak. Solda ise Caner gibi güçlü bir oyuncu ile başlamak iyi olur. Dos Santos’un takım savunmasına verdiği zararı İnönü’de gördük. En önde ise her zamanki gibi kaptan Arda Turan olacak.

Bu maçın kilidini Elano-Arda-Keita üçlüsü çözebilir. Sarp’da arkadan sürpriz çıkışlarla skora katkı yapabilecek oyuncu. Ancak turun anahtarı takım savunmasında. İlk maçtaki gibi boş alan bırakmaz isek Atletico bizi zorlayamaz. Bu turdan sonra Baros ve Kewell’ın katılımı ile önümüz açık olacaktır.

* Boğazın karşı yakasındaki ezeli rakibede bol şanslar. Zira şansa çok ihtiyaçları olacak bu gece.

Çarşamba, Şubat 24

Arif Nihat Asya

Arif Nihat Asya sadece "Bayrak" şiirinin şairi olarak bilinir. Fakat bir çok güzel şiiride mevcuttur. Fakat şiirlerinin teması genelde Milliyetçilik olunca fazla ilgi görmemeside normal. Çünkü ülkemizde milliyetçi denince hemen faşist damgası yapıştırılmakta. Aydın sıfatını koymazlar kolay kolay milliyetçi entellektüellere. Fazla girmeyelim bu konulara Arif Nihat Asya her okunuşunda farklı derinlikler çağrıştıran şu eseriyle bitirelim :


Onlar bacım, onlar ağam
Onlardı sevincim, tasam
Ahmed’im, Mehmed’im Suna’m
Güllü’m beni tanımadı...

Kalkacaktı yokuş-iniş
Taşlar verecekti yemiş
Bir ölçü tutturdum geniş
Ölçüm beni tanımadı!

Hayal değil hakikattım
Dağ yardım, kayalar attım
Elinde küskü Ferhat’tım
Küsküm beni tanımadı!

Döndüm dolaştım vatanı
Gördüm gözettim her yanı
Örttüm açıkta yatanı
Örtüm beni tanımadı!

Elimde doğmuş kuzular
Bir gün benden soğudular
Sordum: Ne oldunuz, ne var?
Sırrım beni tanımadı!

Daha dün sözleştik şurda
Düğün hazırladım yurda
Eller beni tanıdı da
Sözlüm beni tanımadı!

Yine sizinleyim dedim
Nasılsam öyleyim dedim
Çıkıp ta söyleyim dedim
Kürsüm beni tanımadı!

Arabalarım katarla
Gitsin diyerek dağ-yayla
Toprağı ördüm yollarla
Örgüm beni tanımadı!

Geçen yolcuya imrendim
Geçsem dedim bir de kendim
Bu köprüyü yapan bendim
Köprüm beni tanımadı!

Bendim su eden suyunu
Bendim ay eden ayını
Bendim köy eden köyünü
Köylüm beni tanımadı!

Hırpalanmak ne kelime
Didik didik-lime lime
Götürülürken ölüme
Ölüm beni tanımadı!

Türküm, müjdeydi ülkeye
Gezdim söyleye söyleye
Bir gün söylemedim diye!
Türküm beni tanımadı ...

Road to Madrid 1/32 vol.2

23 Şubat Salı
Stuttgard 1-1 Barcelona (25 Cacau - 52 İbrahimovic )
Olympiakos 0-1 Bordeaux ( 45+2 Ciani )
24 Şubat Çarşamba
CSKA Moskova 1-1 Sevilla ( 66 M.Gonzalez - 25 Negredo )
İnter 2-1 Chelsea ( 3 Milito, 55 Cambiasso - 51 Kalou )

Salı, Şubat 23

Ziya Doğan İstifa Etti


Diyarbakırspor sezon başında onca olumsuzluğa rağmen teknik direktörlük görevini üstlenen Ziya Doğan ile yollarını ayırdı. Bu karar yönetim ve Ziya Doğan’ın ortak kararı olarak alınmış. Ziya Doğan kimsenin ummadığı bir başlangıç yaparak bugünlere küme düşme hattının bir puan üzerinde girdi. Takımın hükmen kazandığı Ankaraspor maçı hariç 11 maçtır galibiyeti yok. Bu süreçte 6 beraberlik mevcut. Bu beraberiklerin ikisi İnönü ve Kadıköy’de alınan beraberlikler.

Aslında Diyarbakırspor’un bu konumunu yadırgamamak lazım. Yönetim elini taşın altına koymadı. Kimi zaman futbolu bırakıp siyaset yapmaya çalıştılar ve buda hem takımı hemde taraftarı çok etkiledi. Bundan sonrası için işler artık çok daha zor olacak. Küme düşmemeye aday takım sayısı oldukça fazla. Ancak Denizli ve Diyarbakırspor, Ankaraspor’un ardından gidecek takımlar olabilir.

Güiza Linç Edilirken

Dün akşam Okçu için acı bir geceydi. Fransada Lille önünde yenilginin baş sorumlusu o ilan edilmişti. Dün bir pozisyonda kötü tercih yaptı yine. Yine diyorum çünkü bir türlü sağlıklı kararlar veremiyor. Güiza boşluk bulunca topla süratli olan bir golcü. Ancak son raddeye gelince bir türlü doğru zamanla yapamıyor. Veyahut verdiği pasların, şutların şiddetini ayarlayamıyor. Ancak her ne olursa olsun Güiza bir golcü. Bizim Baros'tan çok daha iyidir hatta. Ancak konsantre olamadığı apaçık ortada. Yoksa İspanya'da 27 gol atmış ve attığı gollerin büyük çoğunluğu kendi çabası ile olan bir isim burada neden bu kadar başarısız olsun.

İşte burada Daum faktörü devreye giriyor. Fransa'da sakat Lugano'yu oynatıyor. neden çünkü kendini garanti altına almak istiyor. Eminim Fenerbahçe'de hiç bir futbolcu Daum için oynamaz. Galatasaray'da Rijkaard için, Beşiktaş'ta mustafa Denizli için, Trabzon'da Şenol Güneş için, hatta Ertuğrul Sağlam ve Toluay Kafkas için oyuncuları birşeyler vermek ister. Ancak Daum o kadar bencildir ki kötü oynanan bir maçtan sonra suçu futbolcularına atabilir ve atmıştırda. Güiza kötü ve zor bir dönem geçiriyor. Ben eminim futbolcusu hakkında şu iğrenç haberi duysa ertesi günkü maçta oynatmaz. Hatta izin bile verebilir. Ancak Daum bunu düşünmez sadece önündeki maçı düşünür. Onun için oyuncular insan değil işçidir. Etkilenmez, üzülmez, duygusal olamaz. Velhasıl kelam Fenerbahçe'deki Güiza formsuzluğunun baş mimarı Daum,'dur. Hatta takımın sezon başından daha iyi oynayıp maç kazanamama nedenide Daum'dur. Fubolcular sadece işini yapıyorlar, takımca kişisel aradaşlık dışında birliktelik yok. Bugün Alex maç içinde hırslanıp agresifleşiyorsa bu taraftara şirin görünmek içindir.

Pazartesi, Şubat 22

Beşiktaş 1-1 Galatasaray

Maç öncesi iki teknik adamında ufak değişikliklerde bulunacağı tahmin ediyordum ancak Denizli’nin böylesine büyük bir değişime gitmesini yadırgadım. Gerçi her büyük maç öncesi Denizli2nin ne yapacağı, nasıl bir takım çıkaracağını tahmin etmek çok zor. Bu maçta Tello tercihi hiçte iyi durmuyordu ve maç boyuncada bu gözlendi. Ferrari’nin dönüşü takımın eski savunma kimliğini dönmesini sağladı. Toraman’ın sağ bekte oynatılması ise Denizli’nin maçı kaybetmek istemediğinin açık göstergesi oldu. Rijkaard ise Madrid deplasmanındaki takımdan iki değişikliğe giderek derbiye çıktı. Sarp’ın yerine daha dinamik olan Barış’ı, Servet’in yerine ise hızına güvendiği Emre Güngör’ü tercih etti. Elano ise Perşembe gecesi olduğu gibi daha defansif bir yapıda sahadaydı.

Maç beklendiğinin aksine durgun başladı. Bunda Galatasaray’ın kontrollü oyununu payı büyük. Beşiktaş ise oyunu kanatlardan koparmak amacındaydı. Sürekli olarak kanatlardan gelmeyi ve yan toplarda arkadan gelen Fink –Ernst ikilisi ile dönen topları toplayıp rakibi baskı altında tutmaya çalıştılar. Bunu ilk 20 dakika yapamadı ancak ilk yarının son 15 dakikası iyi fırsatlar buldular. Nobre’nin kafa vuruşunun direkten dönmesi, Leo’nun tartışmalı kurtarışı ve birkaç tanede Neill’ın zekası ile kestiği pozisyonlar var. Galatasaray ise ileride top tutamamasının eksikliğini fazlası ile hissetti. Keita’da etkili olamayınca rakip alanda sadece Elano’nun çapraz topları ile varolmaya çalıştı. Ancak şuda bir gerçekki Galatasaray takım savunmasında çok ilerledi sene başından beri. Bundan bir ay öncesinde bu kadar gayretli ve takım halinde savunma yapamıyordu takım.

İkinci yarıya iki teknik adamda aynı kadroalrla başladı. Bu yarı Galatasaray uzun ve ters top yerine ayağa kısa paslarla oynamayı tercih etti. Bu oyunda Elano gibi akıl dolu bir ayağın ön plana çıkması kaçınılmazdı. Elano özellikle şutları ile çok zorladı Rüştü’yü. Denizli ise kanatları kullanamadığını gördü ve oyuna Nihat-Bobo ikilisini aldı. Nore ve Holosko çıkan isimler oldu. Tello kötü oynasada hala oyundaydı. Bunun nedeni sonrada doğru yazacağım. Rijkaard Caner-Jo değişikliği ile hücumda daha çok kalmayı ve yorulan Beşiktaş önünde galip gelmeyi düşündü. Nitekim Jo’nun sürüklediği bir atakta Arda Sivok’unda hatası ile ters bir vuruşla gölü attı. Bu dakikadan sonra Galatasaray rakip alan hızlı adamları ile çıkacaktı ve Keita ile bunu birkaç yakaladılar. Fakat Keita maç boyu kötü tercihler yapınca başarı sağlanamadı.

Denizli Yusuf’uda oyuna alarak hücumda daha etkin olmaya çalıştı. Fakat dinamik Ekrem’in çıkması defansif anlamda takım savunmasını ve hücumdaki hareketliliği azalttı. Arda’nın zamansız sakatlığı sonrası oyuna Rijkaard’ın prensi Santos girdi. Arda’nın maçın sonuna kadar sahada kalabilmesi önemliydi. Çünkü ataklara olgunluk katan bir yapıdaydı sahada. Ayrıca sıkça ileri çıkan Toraman’ın bölgesinde etkili oluyordu. Dakikalar 81 olduğunda Santos Tello’ya anlamsız bir faul yaptı. Maçın havasına ne kadar konsantre olduğunu gösteren bir fauldü bu. Tello ise 90 dakika neden sahada tutulduğunu çok iyi biliyordu. Yaptığı ortalar tehlikeli bölgelere gidiyordu. Nitekim faul atışınıda o kullandı ve Leo Franco’nunda yardımı ile Sivok golünü attı. Leo iyi oynadığı maçlarda hatalı gol yeme alışkanlığına devam etti. Beraberlik sonrası iki takımda bir nebze oyundan koptu. Keita getirdiği birkaç topta bencil davranınca mutlak golleri engellemiş oldu. Özellikle Uğur’a aynı pozisyonda iki kez pas vermeyerek galibiyete engel oldu beklide.

Bu skor iki takım adına kar sayılabilir. Maçın hakemi Fırat Aydunus’un anlamsız otorite havası komikti. Özellikle Leo Franco’ya yaptığı saçma sapan ikazla Franco’nun zaman geçirmesinden daha çok zaman geçirdi el hareketleri ile. Mehmet Topal’a Toraman’ın müdahalesi ise net bir penaltı idi. Beşiktaş mağlup olup şampiyonluk yarışından iyice uzaklaşmak yerine puan farkını koruduğuna sevinebilir. Rijkaard maç sonrası mutlu görünüyordu. Sanırım takımın gösterdiği fiziki mücadele ve takım savunmasındaki başarının payı büyük bu sevinçte. Perşembe günü tur gelecekse yine bu mücadele ile gelecektir. Rijkaard hücum olarak forvetsizliğin etkisiyle pasif oynatıyor takımı. Jo ve Kewell’ın tam olarak dönmesi ile birlikte gaza basacaktır.


Cuma, Şubat 19

Mavi Kuş ile Küçük Kız

küçükken bulutları hep bişeylere benzetenlere gelsin =) .... Teoman'ı hiç sevmem, animasyonları da hiç sevmem ama klip de şarkı da hoş olmuş,, lafım yok....

Haftanın Tatlısı

çıtır kabak

Atletico Madrid 1-1 Galatasaray

Sadece skor olarak güzel bir maç oldu. Ancak oynanan daha doğrusu oynanmayan futbol üzerine düşünmek lazım. Rakip yarı alana gitmekte bu kadar zorlanmanın bahanesi eksik olmamalı. Eğrisi doğrusuna denk geldi ve avantajlı bir skorla dönüldü. haftaya çok terlenecek bir rövanş var. Ancak bu sepet kaleci ile rahat maçımız olmayacak. Yenilen gol tam bir komedi. Rijkaard kendi stratejisinden büyük ödün verdi. Topal-Sarp-Elano üçlüsü neredeyse çakılı oynadı ve savunma 7 kişi ile yapıldı. Arda veteran futbolcu kıvamında devam ediyor, Santos çizgi hakemi tadında maçı kotarıyor. Bu takım bu haliyle attığı her gol mucizedir .

Perşembe, Şubat 18

Taktikler Dayıdan ...


Road to Hamburg 1/32 vol.1


18 Şubat Perşembe

16:00 Rubin Kazan 3–0 Hapoel Tel Aviv ( 14 ve 23 Boukharov, 69 Semak )
20:00 Ajax 1–2 Juventus ( 16 Sulejmani - 31 ve 58 Amauri )
20:00 Club Brugge 1–0 Valencia ( 56 Dorge )
20:00 Lille 2–1 Fenerbahçe ( 3 Balmont, 51 Frau - 5 Wederson )
20:00 Standart Liege 3–2 Salzburg ( 66 ve 82 Witsel, 80 De Camargo - 4 ve 45 Janko )
20:00 Twente 1–0 Werder Bremen ( 38 Janssen )
20:00 Villarreal 2–2 Wolfsburg ( 43 Senna, 86 Ruben - 65 ve 83 Grafite )
22:05
Atletico Madrid 1–1 Galatasaray ( 22 Reys - 77 Keita )
22:05 Athletic Bilbao 1–1 Anderlecht ( 58 San jose - 34 Biglia )
22:05 Fc Kopenhag 1-3 Marsilya ( 79 Gronkjaer - 72 Niang, 84 Ben Arfa, 90 Kabore )
22:05
Fulham 2–1 Shaktar Donetsk ( 3 Gera, 63 Zamora - 33 Adriano )
22:05
Hamburg 1–0 PSV ( 26 Jansen )
22:05
Hertha Berlin 1–1 Benfica ( 33 Garcia - 4 Di Maria )
22:05 Liverpool 1–0 Unirea Urziceni ( 81 Ngog )
22:05
Panathinaikos 3–2 Roma ( 66 Salpingidis, 84 Hrisdoutopoulos, 89 Cisse - 29 Vucinic, 81 Pizarro )

16 Şubat Salı

Everton 2-1 Sporting Lisbon ( 35 Pienaar, 49 Distin – 85 Veloso pen )

Yeni Song

Nedir bu hal ?

Çarşamba, Şubat 17

Gelişine Vole.:S (canım dostum için)!



Kabul etmek gerek…
Dünya son demlerini yaşayan, bunayalı artık çoo..…k olmuş titrek bi yaşlıdır artık. Her adımında öksüren, beli bükük, saçlarda aklar…. Ölümcül hastalıklardan muzdarip, sonunu beklemekten belli ki tükenmiş, aceleci, huysuz bir ihtiyar… hal böyle olunca her bakımdan dengesini muhafaza edebilmek adına, zihninde yalnızca ezber formüller barındıran çatlak bir bastona muhtaç… işte bu bastonun ta kendisidir, yaşadığımız “klişe”ler… insanlar aklıyla mantığıyla ya da tamamıyle duygularıyla hareket etmekten uzak. Nası davranmaları ya da ne söylemeleri gerektiği dahi ezberlerinden. “habu klişe” severken sevmiyorum dahi dedirtir adama. “çünkü öyle olması gereklidir” diyen 5 para etmez insan-cıklara “Niye” diye soracak olursunuz; saçma sapan cevaplarla kaba etiniz üzerine oturturlar sizi vesselam…. Kızarsınız, köpürürsünüz, coşarsınız…. Bütün deli cinleriniz hep birden ayaklanır, lakin; zaman yatışmanıza merhem olur, bi bakarsınız güler geçersiniz….

Senin de gülüp geçeceğini o kadar iyi biliyorum ki…. Nası taa içinden kopup geldiğini hala tam olarak kavrayamadığım o içten gülüşün, hakkını aramak pahasına alevlenen ve o haliyle bile hala gülmeyi beceren güzel gözlerin, kimseye güvenmiyorum derken dahi insanların acımtırak hallerine kapılıp gidiverişin, beraber yürürken birden bire kaybolup, top oynayan çocuklara çalım atmaya çalışmaların..:P…hepsi tarifsiz…..
Güçlü, korkusuz, karakterli, tuttuğunu koparan, her daim beni pozitif kılmayı başaran güzel insan!…… ben biliyorum ki, senin dünyan yaşlanmadı, yaşlanmaya da niyeti yok……. Ve o yaşlanmayan dünya içinde senin gibi olmayı başaran bi dolu güzel insan var….. söylemeyi çok sevdiğim iki kelime var bilirsin =)
“Seviyorum seni….”
Sen olduğun için…..
Hayatımın en güzel şeylerindensin……. Hep gül,,,, ve bu yazıyı okuduğunda sakın ha bana bişey yazıp, zaten sulanmaya pek meyilli olan gözlerimi akıtma =)
son olarak sana yine yeni yeniden, Angelita'yı sölicem.... =)

angelita
nar çiçekleri sokuluyor bileklerine
beklemek izinsiz bir eylem oluyor
ve sen bir köpekten korkup
beni itiyorsun angelita

sen serin bir segâh
istiyorsun belki endülüse karşı
gemiler hep çatık kaş kaptan bırakıyorlar
uzun yolculukların ardında
oysa susuz bir tayfa
hep gazel okuyor
angelita

angelita
gidiyorsun iki yanında unutup ellerini
biraz kül dudaklarımı tarlarda bırakıp
sen bilmiyorsun beni itiyorsun
unutup, gidiyorsun angelita

sözlerimi bir kırlangıcın boynuna asıp
kapıyı kapatıyorsun

olsun kapat
kapat angelita.............

(başlık; bir futbol bloğu olduğumuzu hatırlatmak babındandır.. :P)

Milli Takım Hiddink'e Emanet

Aylar süren sürüncemeden sonra Futbol Federasyonu A milli takım teknik direktörlüğü görevini Guus Hiddink’e teslim edecek. Görev süresi 2+2 yıl olacak Hiddink’in. Doğru bir seçim gibi duruyor. Hiddink turnuvalarda başarılı olan bir antrenör. 2002’de Güney Kore’yi Dünya kupasında dördüncü yapması. Sonrasında PSV ile Şampiyonlar ligi yarı finali. 2006 Dünya kupasında Avustralya’yı ilk kez ikinci tura çıkarması. Bu turda tartışmalı bir kararla Dünya şampiyonu İtalya’ya elenmesi. Ve en son olarak Euro 2008 de Rusya ile oynadığı yarı final var. Umarım tercihlerine saygı duyulur ve önce Euro 2012 sonrasında ise 2014 Dünya kupasında boy göstermemesi sağlar.

1982 - 1984 De Graafschap
1984 - 1987 PSV ( Asistan )
1987 - 1990 PSV
1990 - 1991 Fenerbahçe
1991 - 1994 Valencia
1994 - 1998 Hollanda
1999 - 2000 Real Betis
2000 - 2002 G. Kore
2002 -2006 PSV
2005 - 2006 Avustralya
2006 - 2009 Rusya
2009 Chelsea

Road to Madrid 1/16 vol.1


16 Şubat Salı

Lyon 1-0 Real Madrid ( 47' Makoun )
Ac Milan 2-3 Manchester United ( 5 Ronaldinho, 85 Seedorf - 36 Scholes, 66 ve 74 Rooney )



17 Şubat Çarşamba

Bayern Münih 2-1 Fiorentina ( 45 Robben pen, 89 Klose - 50 Kroldrup )
Porto 2-1 Arsenal ( 11 Fabianski kk, 51 Falcao - 18 Campbell )

Pazar, Şubat 14

İlk ve Son Nuruma

Değerini bilmek gerekir aşkın,
Ve ona kattığı değeri yılları
Aşk ne iç geçirmektir bir bankta
Ne de elle elle dolaşmak mehtapta

Gün olur kar yağar yağmur yağar
Birlikte yaşanacak koca bir ömür var
Değerini bilmek gerekir aşkın
Ve ona kattığı değeri yılları

Güzel bir şarkıya benzer aşk
Ama kolay mıdır bir şarkı yaratmak
Değerini bilmek gerekir aşkın
Ve ona kattığı değeri yılları



İlk ve Son Nuruma

Ruud Ruud Ruud

İlk maçında 65. dakikada oyuna giriyor. 75 ve 77. dakikalarda en iyi yaptığı işi gol atmayı başarıyor. Bu büyük golcüyü sarı-kırmızı forma altında görmeyi çok istedim fakat olmadı. Umarım Huntelaar'ı görmek nasip olur ...


Cuma, Şubat 12

Haftanın Tatlısı

Madrid deplasmanı öncesi iyi gider

Perşembe, Şubat 11

Galatasaray 3-2 Antalyaspor @ Sezginin Ateşi

Golü nasıl atacak bu takım dedik ancak dün akşam atılan 3 gole rağmen elenen bir Galatasaray vardı. Takımın sezon başından beri en büyük eksikliği takım olma yada olamama dün bir kez daha görüldü. Bazı oyuncular Galatasaray’daki en iyi maçını çıkarırken bazıları beklide kariyerinin en silik futbolunu oynayınca ara sıra zevk veren bir takım izledik. Sakatlıklardan bahseden oluyor genelde bu takım olamama sorunu için. Ancak dün akşam Antalyaspor’dada en az Galatasaray sakat oyuncusu vardı. Özellikle forvet hattında Tita, Djehoua ve Ali Ziotuni gibi iyi oyuncusundan yoksundu. Necati’nin bu güzel oyununa çok sevindim. Neden gönderildiği bir muamma olan bu oyuncunun Adnan Sezgin’e verdiği ders güzeldi. Umarım şikeci Sezgin’in içine bir şeyler oturmuştur.

Galatasaray özeline dönelim. Öncelikle Elano’dan bahsetmek lazım. Güzel bir oyun oynadı, orta sahada kimi zaman maestro olmayı başardı. Fakat en iyi maçında bile yaptığı ciddi top kayıpları zor anlar yaşattı. Belkide bu yüzden Dunga onu kanatta kullanmayı tercih ediyor. Rijkaard ne oynatmak istediğini iyi anlatmış oyuncularına ancak çoğu zaman bunu unuttu oyuncularımız. Birbirlerine ne kadar yakın olurlarsa o kadar çok pozisyona gireceklerini anlayan oyuncular an an yaptıkları organize ataklarda beklenen futbolu oynamayı başardılar. En güzel oynanan anlarda dahi gol pozisyonu giren bir Antalyaspor’uda gördük.

İlk yarı bi nevi tezatlar yarısı oldu. Bu sezon en iyi yapılan iş olan kanat hücumcuları kötü oynadı. Özellik Dos Santos hala hazır olmadığını ve hazır hale gelmesi için beklide 1 ay kadar zaman lazım olduğunu açıkca gösterdi. Keita ise iyi olduğunda takıma yaptığı müthiş katkı kadar kötü olduğundada takıma verdiği zarar büyük oluyor. Ancak Uğur ve Caner Kayseri maçının kötü oyunun silip etkili bir oyun sergileyince kör topal işledi kanatlar.

Topal dedik Mehmet Topal’dan bahsetmeden geçmeyeyim. Öncelikle ben bu tür oyunculara karşı bir ön yargı besliyorum. Saha içinde sorumluluk almayan, oyunun tek bir yönünü (savunma) oynayan ve hücuma çıkıldığında takıma destek yerine geriden oyunu seyreden oyuncuların futbolda yeri yok ancak her takımda bu tip bir oyuncu mevcut. Belkide göremediğim bir şeyler var bu oyuncularda. Ancak Topal eskiden yaptığı savunma yönündende ciddi kayıplar verdi. Kötü bir Barış’ı her zaman Mehmet Topal’a tercih ederim orta sahada. Partneri Mustafa Sarp’ın üzerine çok gidilecektir bu hafta boyunca. Ancak elindekini sahaya vermeye çalışıyor sadece. Çok gol kaçırdı dün akşam. O bölgelerde bulunması bile bir özelliktir fakat turun kaçması nedeniyle çok eleştiri alacaktır. Ben hala memnunum kendisinden. Kapasitesinin sınırlarında oynuyor çünkü.



İlkyarı penaltıyla kazanılan golün akabinde kornerden yenilen basit gol keyifleri kaçırmaya yetti. Bu golde ön ve arka direkte kimsenin olmaması ise takımın disiplin eksikliğidir. İkinci yarıda Rijkaard maçtaki tek doğrusunu yaparak Emre Çolak – Dos Santos değişikliği ile hücumda hareketlilii sağlamış oldu. Daha üçüncü dakikada Emre’nin attığı gol ile durum eşitlendi. Sonrasında kaçan net fırsatlar var ve Galatasaray2ın maçtaki en dominant anlarıda 45-60 arasında oynandı. Golü atan Emre’nin kaptırdığı topta Necati’ye atılan bir ara pası ne topu 40 m tek başına sürüşü sonrasında Mustafa Sarp’ın yaptığı akılalmaz hata ile Antalyaspor eşitliği sağlamış oldu. Bu gol üzerine biraz konuşmak gerekli.

4 hata üst üste olunca golün yenmesi kaçınılmaz. Emre orta sahada gereksiz bir feyk yaparak topu kaybediyor. Sonrasında araya atılan topta Emre Güngör ve Neill rakibine 40 m boyunca hiç müdahalede bulunamıyor ve gereksiz ofsayt tuzağına kendileri düşüyor. Sonrasında Necati’ye yetişen ilk isim Mustafa Sarp oluyor. Ancak Necati’nin fit durumda olduğunu maç boyunca gözlemleyememiş olacakki omuz darbesiyle topu alacağını zannedip yanlış yerden müdahalede bulununca golün yenmesi kaçınılmaz oldu. Halbuki ters taraftan savunma yapsa ve Necati’yi bir saniye bile engelleyebilse geriden gelen iki isim ve kaleci Aykut ile bu pozisyonu savuşturmak kolay olacaktı.

Gol sonrası çöken moraller Caner’in 86 da attığı golle yerini ufak bir umuda bıraktı. Bu golden sonra Caner’in kameranmanlara koşup yaptığı garip hareket garibime gitti. Bir gol daha lazm topu alıp geri koşması gerekirken sevinmeye birilerine mesaj vermek için koşması ilginç . Rijkaard ise Servet’i hücum bölgesine aldı fakat o Servet sağ kanatta top taşımayı deneyince 5 dakika uzatılan maçta hiçbir baskı kurulamadan bitti. Servet’in bu dengesiz yapısına Rijkaard’ın vereceği tepkiyi bekliyorum. Birde Keita ile konuşup ondan istediği basit oyunu anlatmalı.

Son maçlara bakıldığında Galatasaray’ın mevcut gidişatı gerçekten iç karartıcı. Rijkaard artık pembe tablolar çizmeyi bırakıp ülkede oynanan futboluda düşünüp ona göre bir yol haritası belirlemeli. Sakatlık futbolun içinde olan bir şey. Barcelona’da şuan sakatlıklar boguşuyor fakat aynı disiplin ve güzel oyunu sürdürmeyi başarıyor. Keza bu kısıtlı imkanlara ve sakatlıklara rağmen Mehmet Özdilek dahi takımına gayet güzel idare edebiliyor. Bu vesile ile Antalyaspor’u bu güzel ve yürekli oyunu tebrik edelim. Tabi ki tek bir kişi hariç. Zira kalelerinde yıllardır aynı çirkinliği ve çirkefliği sergileyen bir Ömer var.

Çarşamba, Şubat 10

Lincoln @ Palmeiras


En iyi performansı göstereceği yere gitti. Hakkında bazen olumsuz yazılar yazdım ancak her zaman sevdim bu futbol çingenesini. Galatasaray gelen 5 büyük yetenek arasına mutlaka girer ancak hem o hem sevgili yöneticilerimiz uyumlu bir birliktelik çıkaramadı. Palmeiras maçlarına göz atacağız Berlini, Benfica'yı Ankara'yı Kadıköy'ü ve Ali Sami Yen'de yaşattığı o keyifli gecelerin hatrına.

Salı, Şubat 9

Körler Ülkesindeki Kasaphane














Türk Futbolu’nda devrim yapmak isteyenler engelleniyor. Marka değeri peşinden koşanların atladığı ya da görmezden geldiği, Skibbe’yle başlayan Rijkaard’la devam eden, pasa dayalı modern futbol anlayışının oturmasını, Galatasaray’ın başarılı olmasını, Galatasaray’ın Türk Futbolu’na kazandıracaklarını istemeyenler var, güzel futboldan nefret edenler.

Pehlivan bir santrfor, kasap orta saha ve savunma oyuncularıyla, iyi mücadele ettiğine inanılan takımlar var hâlâ. Bileğe, ayağa, dize gelen sert müdahaleleri isteyen teknik adamlar var. Bunları televizyon ekranlarında alkışlayan, destekleyen yorumcular var. Bu yıldırma futboluna göz yuman hakemler var.

Artık yeter!

Futbol oynamak istiyoruz, sahada! Futbol oynamaya, pas yapmaya, sakatlık yaşamamaya uygun, adaletli bir ortam istiyoruz!

Haksızlığa karşı durma zamanı, Hagi ruhuyla! Arda’nın gerçekten kaptan olduğunu algılamasının zamanı, Metin gibi oynamanın, yenilmekten korkmamanın!

Galatasaray olduğumuzu hatırlamanın zamanı, Adnan Polat’tan Kapalı’sına!
Size sesleniyoruz Galatasaray sevgisini yüreğinde taşıyan herkese, sesinizi duyurun, isyan ateşine bir odun da siz koyun!

Güzel futbol oynamak için, haykırın, bağırın, çağırın, yazın!

Türk Futbolu’nu, marka değerini, izlemek ve içinde yer almak istediğimiz bu ortamı kirletenlerden arındırmak adına, sessiz kalmayın!

Kasap futbolcuları, buna prim tanıyan hakemleri, teknik adamları, alkışlayan yorumcuları yuhlayın!

Artık yeter!

Futbol oynamak istiyoruz, sahada! Futbol oynamaya, pas yapmaya, sakatlık yaşamamaya uygun, adaletli bir ortam istiyoruz!

Haldun Üstünel'in Cevabı

Geçtiğimiz günlerde A. Y. şöyle buyurdu :

“Devre arasında herkes ‘transfer’ diye bağırdı, yapmadık. Çünkü bu formayı giyen her futbolcumuzun değerini biliyoruz. Real Madrid, Barcelona, Milan, İnter, Chelsea transfer yaptı mı? Biz de yapmadık. Neden? Büyük hedefleri olan takımlar, büyük yıldızları devre arasında getiremez. İyi futbolcu alamazsın, vermezler. Ama sezon sonunda istediğini alırsın. Biz, kimsenin yapamadığını yapan, çıtayı yukarılara taşıyan kulübüz. Onun için de sezon sonunda transfer yapacağız. Kimsenin düşünemeyeceği, tahmin edemeyeceği dünya yıldızlarını getireceğiz...

Kiralık yazarı ise bir önceki postta görüleceği gibi efendilerinin açıklamalrını ballandıra ballandıra yazdılar. Bugün ise haldun Üstünel A. Y. 'ye güzel bir cevap vermiş. Şöyle demiş Haldun Üstünel :

"G.Saray aleyhinde açıklama yapan başkanlar kervanına Antalya ve Kayseri'den sonra F.Bahçe Kulübü Başkanı'nın da katılması ve O'na eşlik eden medyadaki yandaşları hezeyanla yüklü yazı ve konuşmaları aslında G.Saray'ın ne kadar doğru yolda olduğunun göstergesidir. G.Saray olarak rakiplerimizin icraatlarına hep saygılı olduk... Açıkcası biz bu duruşu sergilerken, rakiplerimizden de aynı saygıyı bekliyoruz. Transferde kimin yanlış yapıp yapmadığı sezon sonunda belli olacak. Biz şampiyonluk kupasını 18. kez havaya kaldıracağımıza inanıyoruz. Kendisini Dünya kulübü olarak görüp, transfer yapmadıklarını söyleyenler ara transferde 4 milyon euro harcadıklarını nasıl açıklayabilirler? Gerçek bir Dünya markası olan G.Saray'ın ezeli rakibinin başkanı, marka değerini yükseltmek isteyen Kulüpler Birliğini temsil ederken, bizim icraatlarımızla ilgili yorum yapması hiç de şık durmamaktadır. Kulüpler Birliği Başkanı Sayın aziz Yıldırım'dan bizim transferlerimizle ilgili yorum yapmasını değil, sahada iki sezondur kasti tekmelerle sakatlanan oyuncularımız için çözüm bulmasını bekliyoruz."

Ayrıca koskoca Dünya klubü Fenerbahçe'de şuan bir kanat oyuncusu yok. Uğur boral sakatlandı, Deivid oynatılmıyor, Kazım ise gönderildi ancak bizim tarafsız medyamızın dilinde hala Galatasaray var. Bir yandan tekme vurarak top oynayan Anadolunun ezik takımları diğer yandan medya ile hakemleri baskı altına almaya çalışıyorlar. Haldun Üstüneli bu yerinde ve uygun açıklamalarından dolayı tebrik ediyorum.

Not : Resimdeki 22 ayar bilezik.

Pazartesi, Şubat 8

Sol şeridi boşaltın !!!



O bir lider...

Türk futbolunun en güçlü ismi...

O, projeleri, söylemleri ile Türk futboluna yön veren, değer katan başkan...

O, kimsenin konuşmadığını konuşan, duruşu ve cesur yüreği ile örnek alınan kişi...

O, Fenerbahçe Kulübü’ne çağ atlatan, insanların rüyasında bile göremeyeceği dünya yıldızlarını Türkiye’ye getiren, futbola âşık, “Darağacına gitse bile son sözümüz Fenerbahçe olacak” diyecek kadar da kulübüne sevdalı ...

Reklamı, şovu hiç sevmez.Televizyonlara çıkmaz, kolay kolay da demeç vermez,konuşmayı pek sevmez...

Sabahın sekizinden, gece yarısına kadar Fenerbahçe’de yaşar...

Peki tüm bunları diyen kim. Tabiki başkanın maaşlı yazarı Alaaddin Metin. Bu sıfatların sahibi ise ;

işte burada.

20. Haftanın Ardından

Cuma günü oynanan maçta Beşiktaş alması gereken üç puanı son dakikalarda bulduğu gollerle almayı başardı. Maça hızlı başlayan siyah beyazlılar Sivok ile öne geçtiler. İlkyarı boyuncu farkı artırma şansları doğdu fakat gol yollarındaki kötü tercihler sebebiyle skor değişmedi.İkinci yarının başında Hurşit düzgün bir vuruşla beraberliği sağladı. Bu golden sonra Gençlerbirliği cesaretlendi ve Beşiktaş savunması dengesiz yakaladığı pozisyonları değerlendiremedi. Özellikle Mustafa Pektemek’in şutunu kurtaran Rüştü maçın kırılma anını belirledi. Sonrasında ise Tabata ve Yusuf ile Gençlerbirliğini çözen taraf oldu Beşiktaş. Özellikle Tabata geldiği günden beri süre gelen eleştirelere karşı koyabileceği bir performans ortaya koymayı başardı. Attığı golde ise klasını konuşturdu. Denizlinin yokluğunu hissetmedi Beşiktaş. Aynı sistemle oynadılar ve biraz daha istekli olmaları sebebiyle maçı kopartabilidiler. Nihat ve özellikle Tello nun formsuzluğu sürüyor. Tello için yolun sonu görünmeye başladı bile. Ferrari’nin gelmesi ile birlikte takım savunması dahada güçlenecek ve o konuda sornu kalmayacak Beşiktaş’ın fakat hücumdaki kısırlığa çare olarak yarım devre Yusuf performansına ihtiyaçları var. Gençlerbirliği ise sıradan takım havasına bürünüyor bu sıralar. Thomas Doll sistemine uygun transfer yapamadı diye düşünüyorum. Oynatmaya çalıştğı güzel futbol için iyi oyuncular şart. Daha önce belirttiğim gibi İlhan Cavcav para kasasını açmaya başlaması gerekli. Bu serveti Thomas Doll için harcamaya değer.
Cumartesi akşamı büyük bir keyifle ekran karşısına geçtiğimde Servet’i aradı gözlerim. Rijkaard Makukula karşısında onun fiziğindeki Servet’ten vazgeçtiğine göre Antalya maçındaki performansına çok kızmış durumda. Emre Güngör’ün performansını görünce bu tercihinde haklı olduğunu görüyoruz. Savunmadan devam edelim. Neill bir lider olduğunu bu maçta belgeledi. Servet ile arasındaki uyumsuzluğun bir nedenide liderlik savaşıydı. Emre Güngör’üde iyi yönetti. Sağ bek olarak başlayan Uğur kötü performansını sürdürünce o kanatta Keita yalnız kaldı ve gücü çok erken dakikalarda tükendi. Caner ise yaptığı kötü tercihlerle maç boyunca sıkıntı yarattı. Orta ikilide görev alan Topal ve Sarp top ve sorumluluk almaktan kaçınca sadece koşmalarıyla kaldılar. Önlerindeki Elano ise hafta içindeki hastalığının bahanesi ile maç boyunca gizlendi. Kredisinin sonarlına doğru yaklaşıyor bu oyuncu. Bu tarz silik ve sorumluluk almaktan korkan yapısı nedeniyle tribünlerden bir ayar yiyecektir. Keita ise uzun süre sonra dönmesine rağmen ilk yarıdaki en etkili oyuncu oldu. Ancak dakikalardan ilerledikçe yoruldu ve zihinsel olarak tükendi. Yaptığı yanlış tercihler ve son dakikadaki bitik kafa vuruşu bunun göstergesi. Arda ise alışamadığı ve asla alışamayacağı bölgede yalnız kaldı. Rijkaard Arda’yı tüketmek istiyorsa burada denemeyi devam edebilir. Sağolsun Arda’da bu veteran futbolcu haliyle buna çokca izin veriyor. Bahsetmediğimiz iki oyuncu kaldı. Leo Franco’ya bu maçta top gelmedi ve buna şükretmeliyiz. Dos Santos ise iyi bir yan hakem olabilir. O çizgiden asla ayrılmadı ve aldığı her pası geri iade etti. Kısacası Galatasaray çok kötü durumda. Nasıl gol atacağız hiç bilmiyorum. Kayseri 8 kişi bile kalsa gol bulamayacak bir oyun yapısı ile oynadı takım. Madrid’de sonumuz hayrolsun.


Pazar gününün ilk maçı olan Trabzonspor – Manisaspor maçı haftanın en heyecanlı maçlarından biri oldu. İstanbulda hatrı sayılır sayıda seyirci önünde oynanan karşılaşmada Şenol Güneş2in gövde gösterisi sergilendi. 90 dakika boyunca mücadeleyi bırakmayan Trabzonspor attığı üç şık golle üç puanın sahibi oldu. Umut Bulut her hafta artan performansını bu haftada attığı iki golle sürdürdü. Özellikle ilk goldeki vuruşu etkileyiciydi. Son golde ise takipçiliği ve pes etmeyen yapısının ödülünü aldı. Hafta içinde kupa maçından yorgun düşen bazı oyuncuları dinlendiren Şenol Güneş şans verdiği oyuncularada takımın oyun yapısını aşılamış göründü. Umarız bu olumlu hava kaybedilecek ilk puanda dağılmaz. Şenol Güneş bu konuda yeterince tecrübeli buna izin vermez. Ancak Trabzon basını ülkede ki en acımasız basın bunu çok iyi biliyorum. Manisaspor ise Reha Kapsal ile lige tutunma peşinde koşacak ve bu hiçte kolay değil. Hücum hattı son derece zayıf kalıyor bu lige göre. Egenin sahil şeridinin tek temsilcisi olarak ligde kalmalılar. Zira Denizlispor bu haftasonu lige veda edebilir.


20. haftanın kapanışı Kadıköy’de güzel bir maç ile kapandı. Sahada belki futbol kalitesi düşüktü ancak mücadele had safhada olunca izlemesi zevkli bir müsabaka oldu. Diyarbakırspor ilk yarı boyunca gole daha yakın olan taraf oldu. Alex’in vasat performansı nedeniyle Fenerbahçe ileride topa hakim olmayı başaramadı. Ayrıca Cristian ve Emre’de arkadan yeterince destek veremeyince oyun orta sahada kitlendi. Bunun iki nedeni vardı. İlki Ziya Doğan’ın iki kanadı ikişer oyuncu ile kitlemesiydi. Bir diğer ve Fenerbahçe’nin üretken olamayışınında nedeni iki kanada Mehmet ve Özer gibi orijinleri tam anlamıyla kanat oyuncusu olamayan iki oyuncuya teslim edilmesi. Özellikle Mehmet sol kanatan gelişen ataklarda ve top ayağındayken ceza sahasına yönelme yetisi olmayan bir oyuncu. Deivid’in ve Kazım’ın sıkça yaptığı bu iş iki kanatanda olmayınca oyun ortada sıkışıp kalıyor. Ayrıca Daum’un Wederson’u tercih etmemiş olması ise soru işareti. Diyarbakır aradığı golü ummadığı bir anda ve umulmadık güzellikte bir golle bulunca şaşırıp kabuğuna çekildi. Fenerbahçe seyircisininde etkisi ile kelimenin tam anlamıyla rakibini üzerine çöktü. Zaten ligde bunu başarbilen tek takım Fenerbahçe. Andre Santos’un golü ile bir puan alıp liderliğini sürdürdü. Ancak hakem yönetimi tam bir faciaydı. Bilica’nın verilmeyen kırmızı kartı, Güiza’ye verilmeyen penaltı ve özellikle Emre’nin sahadan atılmaması akılda kalanlardan. Fenerbahçe ve Daum Emre’yi ciddi şekilde uyarmalı yoksa takımını yalnız bırakacağı maçlar yakındır. Sahada bu kadar antipatik olan başka bir oyuncu varmı bilemiyorum. Bu agresifliği Ali Sami yen’de gösterirse o derbinin tadından yenmeyecektir.

Euro 2012 Gruplar


Yine aynı senaryolar yazılmaya başlandı. Hatta Rıdvan Dilmen 24 puandan az puanı bile başarısızlık diye değerlendirdi. Daha takımın antrenörü belli değilken bu tür yorumlar çok g ereksiz ve gerçek dışı. Ancak şöyle bir avantajdan bahsedebiliriz. Almanya, Avusturya ve Belçika'da bir deplasman maçı havası asla olmayacak. Özellikle Almanya'daki maç çok hoş bir ortamda oynanacak. Tribünde içiçe geçmiş seyircilerin olmasını bekliyorum. Seyirci üstünlüğü Euro 2000 öncesi elemelerde oldupu gibi yine bizde olabilir. Bu maçtaki Sergen'in Loddar'a atmış olduğu çalım hala hafızalarda.
Almanya grubun açık favorisi. Avusturya ve Belçika'da futbolu yükselişe geçen ülke konumundalar şu sıralar. Özellikle Belçika Advocaat'ın gelişi ile beraber daha iyi bir takım oldu. Dünya kupası elemelerinde iki maçtan sadece bir puan çıkartabildik. Bu bile açıklıyor bazı şeyleri. Avusturya'da Belçika gibi değişim gösteren bir ülke. Grup kuralarına 3. torbadan girebilme başarısını gösterdiler. Özellikle Fransa'ya karşı aldıkları galibiyet çok önemli. Dünya kupası şansını elde edebilirlerdi ancak kadronun yaş ortalaması çok düşük. Bu turnuva onlar açısından çok önemli. Bu yaş gurubunun başarısı için bir büyük turnuvaya katılmaları şart. Bu elemelerde bunu sonuna kadar zorlayacaklar. Kazakistan ve Azerbaycan grupta sürprizberaberlikler alacaklardır. Umarım bu beraberlikleri bizle değil Avusturya veya Belçika karşısınde elde ederler. Gol atmaları ne kadar zorsa gol yemeleride o denli zor bu iki takımın. Azerbaycan Berti Fogs ile yapılanma döneminde. Her iki maçtada sert ve defansif futbolu bize terslik çıkarabilir.

Cumartesi, Şubat 6

Erciyes Seferi

Resimdede görüldüğü gibi ya karlı dağlara yenik düşecek veyahut zorlu tepelerden inip düz ve yeşil bir alana çıkılacak. Bu akşam Kayserispor maçının önemini Adnan Polat ve yönetimde iyi kavramış. Yaptığı açıklamada aynen şöyle konuştu Polat :

“Yetenekli futbolcuları durdurmak için daha az yetenekli futbolcuların uyguladıkları yöntem fiziksel olarak yıldırmak ve yıpratmak oluyor. Tamamıyla tekmeyle ve yumrukla fiziksel şiddet uygulayarak bunları durdurmaya çalışıyorlar. Galatasaray’ın ve rakiplerinin son üç maçını bu gözle bakarak izledim. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un maçlarını izledim. Bu hepimizin sorunu. Şunu görüyorum ki saha içinde tabir çok hoşuma gitmese de “kasap” diye taraftar tarafından adlandırılan futbolcular çok vicdansızca yıldız futbolcuları tekmeleyerek durdurmaya çalışıyorlar. Sonuç olarak da ciddi sakatlıklar çıkıyor. Bu tür oyuncuların sakatlanması, belli süreler forma giyememesi hem futbolun marka değerine olumsuz etki yapıyor, hem de bizi milli takımlar bazında da sıkıntıya sokuyor.”

Söylediklerinde haksız değil elbet. Ligin marka değerini yükselten 3 takım var. Bu büyük takımlar olmasa kimsenin bu lige bakmayacağı aşikar.Ancak Adnan Polat’ın açıklamalarını ciddi bulmuyorum. Kötü giden zamanlarda bu büyük takım başkanları bu tür açıklamalarla başarısızlığı başka yönlere çeker bu ülkede. Bir zamanlar A.Y. da aynı taktiği uygulardı. Bu açıklamadan sonra Kayserispor yönetimi o komik ve sinsi açıklamalarından bir yenisi daha yaptı. Onlar da şöyle diyordu :

"Merkez hakem komitesini ve hakemleri uyarmak Sayın Adnan Polat'ın hakkı da değildir, haddi de değildir. Bu açıklamalar bir hak arayışı olamaz olsa olsa bir haksızlık isteğidir.
Sayın Polat bilmelidir ki, yıldız oyuncuya ve sakatlanmış yıldız oyuncuya sahip tek kulüp Galatasaray değildir. Her zor maçtan önce rakibi hakemi baskı altında tutma; gayreti futbolun temiz yüzüne leke vurmaktan; rakiplerini Galatasaray'a karşı tahrik etmekten futbola zarar vermekten başka bir şey olamaz"

Son cümle çok manidar. Bugünkü taktiklerini iyi açıklıyor. Her büyük maçta olduğu gibi yine mücadeleci futbol kisvesi altında tekme ve şarj futbolunu oynayacaklar. Cangele ve Makukula gibi formda hücum oyuncuları sayesinde pozisyonda bulacaklardır. Özellikle Cangele yetersiz defans karşısında baskın olup skoru değiştiren bir oyuncu. Kayseriye giden kadroya baktığımda ciddi zafiyetler mevcut. 18 kişilik kadroda en azından 8 oyuncu şuan için çok formsun durumdalar.

Rijkaard’ın tercihleri büyük önem kazanıyor. Sol bekte Uğur yerine Caner’e forma vermeli. Sağ bekede mecburen Uğur konmalı. Emre Güngör’ün aylardır süren sakatlıkları yüzünden formunu bulması mümkün değil. Bu şekilde iki kanadıda zayıf bırakmaktansa sol bek en azından Caner’le güçlü kılınmış olur. Orta sahanın sağında ise hiç tereddüt etmeden Keita oynatılmalı. Madrid deplasmanına sayılı günler kaldı. Afrika kupasındada fazla oynama şansı bulamadı Keita. Bu yüzden hazır hale gelmesi için sahada olmalı. Orta bloğu ise Barış ve Sarp la geçilmez yapabilir Rijkaard. Arda sol kanda, Elano’daArda’nın mevkiine geçip diri bir futbol sergilemeli. İsteksiz bir Elano sahada hiç çekilmiyor. Dos Santos ise ileri uçta hareketli yapısıyla defans dengesini bozabilir.

Skor ne olursa olsun zevkli bir maç olacağını düşünüyorum. Rijkaard artık ağırlını hissettirmeli Süpe lige. Ancak karşısında hamlelerini her zaman sağlam yapan Tolunay Kafkas olacak. Kayseri deplasmanından alınacak 3 puan takıma büyük bir moralde verecek. Bu yüzden bu akşam futbolcuların ciddi oynamaları gerekli.