Salı, Ocak 31

Ayder Kardanadam Festivali









Sahlep İçin

Hazırlarından değil, aktardan gidin alın. İçin ısının ve sağlık bulun.

Kazım Olimpiakos'ta

Kazım Kazım'ın Yunan liginde Olimpiakos'a kiralandığı dedikodusu dün geceden beri sürüyor. Yalanlamada gelmedi henüz. Sezon öncesi bu transfer gerçekleşse anlayabilirdim ancak şuan ki koşullarda Kazım'ın gidişini anlayamıyorum. Oynamasa dahi bir çok bölgede alternatif bir oyuncu. En azından forvette Sercan'dan daha etkili olacağı kesin. Fatih Terim'in bir bildiği vardır diyerek bitirelim. Zira play-off yarışı uzun ve zorlu bir maraton. Kazım'da paniksiz futbolu ile o stresli maçlarda etkili olabilirdi. Bu arada Aydın hala takımda ...

Sudan Çeyrek Finalde

Çeyrek Finaldeyiz !!!
Sudan 0-1 Fildişi Sahilleri
Sudan 2-2 Angola
Sudan 2-1 Burkina Faso

Cuma, Ocak 27

Kar ve İstanbul

Kar eşsiz güzellikleri pudra şekeri gibi süslerken.



Bazende sıcak evlerine gitmek isteyenlere çile olabiliyor.

Haftanın Tatlısı

Bu karlı günde Künefe iyi gider.

Sow Türkiye'de

Bu resim Fenerbahçe'yi anlatıyor.

Perşembe, Ocak 26

Galatasaray - Ankaragücü









Galatasaray taraftarı Ankaragücü'ne verdiği destek ve Tff karşı gösterdiği son derece medeni ve bir o kadar anlamı tepki ile taraftar duruşunun ne olduğunu göstermiş oldu.

Salı, Ocak 24

Konu Soykırımsa ...

Cezayir 150.000 ölü.



Ruanda ; 100 gün içinde 800.000 ölü.

Barcelona - Real Madrid @Tahmin

Sadece adı El Clasico artık. Son 10 maçta 6 Barca ve 1 Real Madrid galibiyeti var. İspanya kral Kupasında ilk maçı Barcelona deplasmanda 2-1 ile kazandı. Çarşamba günü rövanş oynanacak. Bu maça ilişkin tahminlerinizi bekliyorum. Skoru bilen; kitabı kazanır.


Tahminim: 3-1 Barcelona

Pazartesi, Ocak 23

Eskişehirspor 0-0 Galatasaray



- Maç sonu Fatih Terim’in demeci yine dobraydı : ''Eskişehirspor bizden iyi oynadı. Sahanın bir galibi olsaydı, bu Eskişehirspor olmalıydı. Eskişehirspor'u tebrik ediyorum. Galatasaray'ın mazereti olmaz. Hava sadece bizleri değil, galibiyet ateşimizi de dondurdu. Konuşacak bir şey yok. Saha ve hava şartları iki taraf için de geçerli. Bunu bir nazar boncuğu olarak addediyoruz. Bugün kazanamıyorsan kaybetme kuralı işledi. Bu sevindirici. İlk kez hayatımda bunu öyle diyorum, kötü oynadık.”

- İkinci yarı başladığından beri iyi oynamıyor Galatasaray. Atılan goller bunu engelliyordu. Ancak ilkyarı sonunda olan takım ahengi henüz yakalanamadı. Birkaç maç sonrasında o tempo ve düzen tekrar yakalanır.

- Galatasaray kötü oynadığında kazanmayı beceremiyor. Beşiktaş ve Fenerbahçe ise bunun tam tersi bu sene.

- Takımın en iyisi diyebileceğim bir isim çıkmadı. Sadece şundan eminim ; Muslera olmasaydı beraberlikte gelmezdi. Aykut veya Ufuk yer tutuş hatası yüzünden sekerek gelen şutlardan birini tutamazlardı.

- Kazım sağbek olarak epey süre aldı. Sabri kadar oynadı o bölgede. Sabri biran önce form tutmalı. Bu haliyle çekilir gibi değil gerçekten.

- Semih Kaya bu zeminde ve bu şartlar altında iyi mücadele etti. Batuhan gibi silik bir isim karşısında oynaması da avantajıydı.

- Sercan bu takıma maç kazandıracak bir isim değil maalesef. İkinci yarı Elmander hava toplarını koşu yollarını indirdi ancak Sercan’ın futbol zekası kıt olunca suç Elmander’de gibi göründü. Halbuki Baros olsa bu toplarla kaleye kadar gidebilirdi. Sercan daha genç ancak bazı şeyler doğuştan kazanılıyor.

- Melo ve Selçuk tam anlamıyla idare ettiler. Melo gereksiz top tutmalarıyla maçı kaybettirebilirdi. Selçuk bir sakatlığı var gibi geldi bana. Sakınarak mücadele etti.

- Eskişehirspor stoper yerine forvet bölgesine takviye düşünmeli. İskoç golcü Kris Boyd’dan sadece 76 dakika faydalanmaları onların hatası. Zira tecrübesi ve gol vuruşları ile ligimizde fark yaratacak bir isimdi. Neden ayrıldığı konusunda bilgim yok.

- Çarşamba günü Ankaragücü önünde Sercan yerine Kazım Elmander’in partneri olursa daha faydalı olabilir.

Cumartesi, Ocak 21

Afrika Uluslar Kupası

Tarafımızı belli edelim. Saldır Sudan.

Yalnızlık - Hüseyin Nihal Atsız


Yalnızlık
(H. Nihal ATSIZ)

Yine aklımda bugün sen varsın,
Yine derdinle hayalim hasta.
Bürüsün kalbimi derdin sarsın;
Bir ümit var bu tükenmez yasta.

Bir yaram var! Ona merhem vurman,
Bir hayaldir ki gönülden taşıyor.
Ayırırken bizi yollar ve zaman,
Sana kalbim daha çok yaklaşıyor.

Nerde bilmem o geçen günlerimiz?
Artık onlar yeniden gelmeyecek.
Nerde kırlar, uzayan yol ve deniz,
O öten kuş, o güzel pembe çiçek?

Göklerin ziyneti mes’ut kuşlar
Ötüşürlerdi yağarken yağmur.
Şimdi onlarda melul olmuşlar,
Çünkü artık ne ışık var, ne de nur.

Dinledik rüzgarı sessiz sessiz
Okuyorken bize bir gamlı kitap.
Suya çizmişti gümüşten bir iz,
Yükselirken gece dağdan mehtap.

Şimdi hülyaya gömülmüş ölüyüm;
Ne gelen var, ne giden var, ne soran.
Iztırap yaylasıyım gam çölüyüm;
Esiyor sadece gönlümde boran.

Bir hayal alemi ardında; uzak,
Sisli iklimlere sürdüm, gittim.
Varlığım burda sönüp kaybolacak…
Belki ben şimdiden öldüm… Bittim…


Cuma, Ocak 20

Haftanın Tatlısı



Pas


Pas vermek futbolun yaşam kaynağıdır. Basit göründüğü kadar karmaşık ve zor eylemdir. Topun şiddeti ve açısı her şarta göre değişir. Pas verirken hayran hayran izlediğim en büyük isim Zidane’dır. Olaylı Juventus maçında sahada onu izlerken ne denli büyük bir usta olduğu kolayca anlaşılıyordu. Galatasaray’da ise Tugay ve Popescu bu konuda beğenimi kazanan isimlerdir. Şimdilerde ise Selçuk İnan pas konusunda göze en hoş gelen isim.

Saniyelerin ve hatta bazı anlarda saliselerin önemli olduğu futbolda pas avantaj yada dezavantaj olabiliyor. Gole giden bir oyuncuya atılan pas bir adım geriye düşerse kaybedilen saniye gole engel olabilirken, koşu yoluna atılan bir pas ise defans oyuncularına büyük bir engel teşkil eder.

Ülkemizde maalesef bu konuda aşamadığımız sorunlar mevcut. Özellikle kalecilerimiz bu işi hiç yapamıyor. Pas konusunda takımın en yetenekli oyuncularından biri olması gerekirken bu konuda çok başarısızız. Taffarel, Cordoba en güzel örneklerdir. Cordoba’nın Beşiktaş’ta oynarken bir çok gollük pası vardı. Ülkenin en iyi kalecisi Rüştü’ye atılan her geri pas ayrı bir kabus.

Altyapılarda bu konuyu detaylıca anlatmalıyız. İlk olarak topun geometrisinden bahsedilmeli elbette. Ligimizde yıllardır oynayan futbolcuların daha top yuvarlaktır tabirinden bi haber olduklarından eminim. Pası verirken fizik kurallarına aykırı denemelerde bulunduklarını gördükçe üzülmemek elde dedğil.

Kardan İmam ve Cemaati

Karadenizli yine espiri yeteğini kullanmış.

Foto Pazar53 sitesinden alıntıdır.

Perşembe, Ocak 19

20 Yanvar



Hrant Dink için haklı olarak yürüyen binler umarım 20 Ocak katliamını unutmazlar.

Pepe Oyun Dışına

Dün akşam ki El Clasico'da Pepe insanlık dışı bir çok harekete imzasını attı. Özellikle Barcelona maçlarında daha bir gaddar oluyor. Ancak Messi gibi futbolun Da Vinci'sine bunları yapması içimi acıttı. Umarım gereken cezayı alacaktır.

Pazartesi, Ocak 16

46 Puan Arasındaki 14 Hafta

2010/11 Sezonu 20. Hafta Puan Durumu


2010/11 Sezonu 34. Hafta Puan Durumu



2011/12 Sezonu 20. Hafta Puan Durumu

Takım

Her maç daha bir takım oluyor Galatasaray. Zevk vermeye devam ediyor.

Cuma, Ocak 13

Kıbrıs Öksüz Kaldı

Allah rahmet eylesin.

Çarşamba, Ocak 11

Silivri'den Mektup Var


Hesapta “çalışamaz” hale gelecektiler, tıkıldıkları “tecrit hücreleri”nde sinecektiler... Ama onlar boyunlarında “terörist” yaftası, yargısız infaz edilen cezalarını çekerken “gazeteci”likten de “çalışmaktan” da vazgeçmediklerini gösterdiler... 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne yetiştirdikleri Tutuklu Gazete’nin yeni sayısında “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” ayarındaki trajik hikayelerini yazıya döktüler. Korkmayın okuyun; elinizde patlamaz kelimeler!

Polis kapımda, 23 Eylül 2008. “Ne var?” dedim. “Arama yapacağız” dediler. “İzin var mı?” dedim; “var” dediler ve gösterdiler. “Suç neymiş?” dedim. Bir bayan polis vardı. Hani neredeyse üstüme atlayacaktı. Öyle yerinde duramıyor. Amirinden önce atıldı. Ağzını büzdü, kasıldı, kasıldı:
- Ergenekoncuuuluk!..

“Ey Devlet-i Âli; söyle
bana Ergenekon ne ola?”
Gidinin dünyası... Şimdi hepiniz böyle bir suç olmadığını biliyorsunuz. Ama “Ergenekon” denince ne olduğunu da biliyorsunuz. Leb deyince, “leblebi”yi biliriz biz.
Ben dördümcü yılımda hâlâ bu örgütü arıyorum. Yani Ergenekonculuğa adını veren “Ergenekon Terör Örgütü”nü... Bunun gibi bir örgüt yeryüzünde yok. 2007 yılından bu yana bu örgütle ilgili iki bine yakın insan sorgulandı. Aralarında 17 yaşından 80 yaşına pek çok mevki makam sahibinden, sahipsizlere kadar herkes vardı. Önce polis bu iki bin kişiye sordu:
- Ergenekon Terör Örgütü?..
Yanıt tek oldu:
- Ben böyle bir örgüt bilmiyorum.
“Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar” terimi; bizde polisin maharetini anlatıyor. Polis sorgusunda bunca insandan bir Allah’ın kulu, “evet, ben biliyorum” demez mi? Dememiş. Örgütü kimseler bilmiyor. Kurgulayanlar hariç!
Mahkeme; Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, Jandarma Genel Komutanlığı’na, MİT’e, Genelkurmay Başkanlığı’na sordu: “Ey Devlet-i Âli; söyle bana Ergenekon ne ola?” diye. Devlet-i Âli yanıt verdi:
- Biz böyle bir örgütü bilmiyoruz!
Al sana kaya... Dünyada böyle bir örgüt var mı?
Taraf yazarı dedi ya:
- Bu, öyle bir örgüt ki; üyeleri dahi üye olduklarını bilmiyorlar.
Peki kim biliyor?
Hınzır hınzır gülmeyin: “Dünyanın en gizli örgütü bu!”

Örgütümü bilip de
ihbar etmeyen şerefsizdir
Duruşmada 22 ay sonra ifadeye çıktım:
- Ey yücelerin yücesi yargıçlar, ey savcılar, ey Silivri Tanrıları; bana suçumu söyleyin savunma yapacağım; çünkü dilekçe de yazdım; iddianameye yazmamışsınız!
Yüce savcılık makamı; yarı beline kadar makamı devletinden üzerime sarkıp ve de parmağını sallayarak (Tabii bunu yücelerin yücesi Silivri Mahkemesi’nin yargıçlarının; “söyleyin savcı bey” demesi üzerine yaptı):
“Efendim sanık suçunu en iyi kendisi bilmektedir...” dedi. Hatta; mahkemenin ısrarı üzerine; “suçumun söylenmesi için mehil” (yani süre) talep etti.
Tanıyanlar bilir (bilirsiniz) biraz inatçı ve ısrarcıyımdır. Savcılık makamı bu tür dayatmam sonunda; “suçunun söylenmesi ihsası rey (kararın söylenmesi) olacağından, suçunun söylenmemesine” dedi. Yüce Silivri Mahkemesi’nin yüce yargıçları da “evet, evet ihsası rey olur” diyerek bu görüşe uydular.
“Oldu mu canım şimdi” deyince de bana; “oldu da bitti” denildi. Dedim ki; “yeminle söylüyorum; muhalifsin ondan, deyin bir daha duruşmaya gelmeyeceğim. Suçumu kabulleneceğim.” Sustular.
Şimdi ben bu yazıyla kamuoyuna sesleniyorum. Kimsenin bilmediği, kimsenin kabullenmediği, devlet denilen organın dahi belleği dahil hiçbir yerinde kendisiyle ilgili bilgiye rastlamadığı bu Ergenekon örgütünü bilen, duyan biri varsa insaniyet namına ilk karakola bildirsin. Bu örgüt nerdedir? Ne yer? Ne içer? Lideri kim? Kimler yönetir? Bilenler savcıya koşsun. Çünkü madara çıktı. 10 bin sayfalık iddianamede, bir milyondan fazla ek dökümanda bunlar yok. Hatta; “biz itirafçı olacağız” diye mahpustan yırtmak için gizli tanık olanlar dahi; “biz örgütü bilmiyoruz ama, duyduk ki...” diyorlar.
Ben de diyorum ki; benim örgütlerim belli! Üyesi olduğum Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın Konseyi, Uluslararası Gazeteciler Federasyoonu...

Savcılık hakkında suç
duyurusunda bulunuyorum
Ben bir örgüte üye olacağım da onu savunmayacağım! Ben bir eylemde bulunacağım da onu savunmayacağım! Ben, Ergenekon denen hayali zırvayı bilmiyorum. Mahkemede söyledim; buradan da ilan ediyorum: Beni bu örgüte alan kimdir? Yönetici kimdir? Ne zaman almıştır? Bunlar kim? Her kim bilip de söylemiyor, ihbar etmiyor, gizli tanık olmuyorsa şerefsizdir. Ben yaptıklarımı biliyorum: Cumhuriyet mitingleri mi? Ben yaptım. Buradayım. Söyleyin suç ne? Neden bana bunu sormuyorsunuz? Muhalifim; neden sormuyorsunuz? İddianamedeki iddiaları neden sormuyorsunuz?
- Tuncay Özkan’ın; Kanaltürk ile ADD arasındaki para ilişkileri,
şaibeli...
Önceleri sustum. Güya ben ADD’ye (Atatürkçü Düşünce Derneği) 6 milyon dolar ödemişim. Son ana kadar bekledim. Sabrettim. Sonunda sorgumda bir yargıç sordu:
- ADD ile Kanaltürk arasında 6 milyon dolarlık bir para ilişkisi var! Ne diyeceksiniz?
- Bu soruşturmanın ne hukukla, ne yargılamayla, ne gerçekle bir alakası vardır. ADD; Atatürkçü Düşünce Derneği’dir. Siz o derneği bastınız. Hesaplarına baktınız. Benimle, Kanaltürk şirketiyle onların arasında bir tek kuruş gördünüz mü? Buna bakmadınız değil mi? Böyle soruşturma olur mu? Kanaltürk ve dolayısıyla benimle ilişkilendirdiğiniz ADD, Atatürkçü Düşünce Derneği değildir. Bizim 6 milyon ödeme yaptığımız ADD, şirkettir.Digitürk platformunun finans şirketidir. Ödemeler, yıllık 500 bin dolar olan Digitürk üzerinden yayın yapmanın bedelidir. Bunu nasıl araştırmazsınız? Savcılık hakkında suç duyurusunda bulunuyorum.
Herkes sustu. O günden beri konuşan yok. Ama internete girince; “Tuncay Özkan, Kanaltürk televizyonunun bazı para ilişkilerini açıklayamamakla suçlanıyor” diye yazıyor!..
Yazıyorrr... CHP’yi nasıl
ele geçireceğimi yazıyor...
Rüzgarlı Sokak’ta 16 yaşımda, gazeteciydim. Ankara’nın gazetelerinin bulunduğu sokağın adıydı. Orada küçük bir gazetede her işi yapardık; kalıp bağlamadan, takvimden günün yemek tarifini yazmaya kadar. Akşam üzeri gazeteler çıkardı. Çocuklar alır; “yazıyor, yazıyor” diye bağırarak satardı. İddianame çıkınca bağırasım geldi; “yazıyorrr... Tuncay Özkan’ın CHP’yi nasıl ele geçireceğini yazıyor...” Sabrettim; gıkımı çıkarmadım. Tam 22 ay sustum. Sonra ifademde; iddianamenin benimle ilgili bölümünün neredeyse dörtte üçünü kaplayan bu olayla ilgili bir tek soru bekledim. Sormadılar. Ne savcılar, ne de yargıçlar. “Bunu nasıl sormazsınız?” dedim. Sustular. İddianameye göre ben CHP’yi ele geçirmek için çalışıyordum. Genelkurula gitmiştim. Alkışlanmıştım. Soruları kendim sordum yanıtladım.
- Evet, gittim. Gazeteci olarak. Üç gün oradan canlı yayın yaptım. Bu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın CHP’yle ilgili biriminden alınan belge... Bu, CHP Genel Merkezi’nden alınan belge. Ben hiç CHP üyesi olmadım. İddianame benim CHP’ye genel başkan olacağımı yazıyor. Oysa CHP tüzüğü burada... Size veriyorum. CHP üyesi olmayanlar, CHP’de kapıcı bile olamazlar. Ben CHP üyesi değilim. Her üye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirilmek zorundadır. Siyasi Partiler Kanunu böyle diyor. Yoksa parti kapatılır. Savcılar, Yargıtay’a sormamışlar. İşte belgeler... Ben CHP üyesi değilim, dolayısıyla CHP’yi ele geçiremem. Üstelik benim CHP’de olmamdan, orada siyaset yapmamdan savcılık neden korkuyor? Bu anayasal bir hak... Buna suç isnat eden savcılık hakkında suç duyurusunda bulunuyorum.
Onlar, o yüce Silivri Tanrıları, bana Cumhuriyet Mitinglerini de sormadılar.
İddianameye yazmışlar ama sormadılar. Ben anlattım, şanla şerefle...
Şimdi bunları niye mi yazdım? Dört yıl geçti aradan. Hatırlayın diye.

Aynı kazanda yalanlarla
kaynayıp gidiyoruz
Ben Tuncay Özkan, bunlara ek olarak bir de Susurluk raporunun bende bulunması ile MGK tutanaklarının -ki en erken tarihlisi 1986- arşivimde yer almasının nedenlerine yanıt verdim.
İşte bunlardan dolayı T-E-R-Ö-R-İ-S-T-İ-M. Hatta: E-R-G-E-N-E-K-O-N-C-U-Y-U-M.
Arşivim, gazetecilik belgelerim suç sayılıyor. Evet, ben gazetecilik suçunu hep işledim. İşlemeye de devam edeceğim. Susurluk yargılamalarında; benim ortaya çıkardığım belgeler nedeniyle 6 yıl hapis cezası alan İbrahim Şahin ile aynı örgütteyim. Şahin de “ben böyle bir örgüt bilmiyorum” dedi ve ekledi: “Ama Tuncay Özkan benim yaşam boyu düşmanımdır!”
Ve ben Susurluk Raporu arşivimden çıktığı için suçluyum...
Duruşma salonu çok renkli... Hepimiz aynı kazanda; yalanlarla kaynayıp gidiyoruz işte.
Ben gazeteci değilmişim; iktidara göre! Zırva tevil götürmez.
Evet, ben hiç iktidar gazetecisi olmadım. Gün gelince bunu diyenleri de karşıma alır, “Hodri Meydan” yaparız. Konuşur, halleşiriz.
Şimdi benim derdim; bu cami avlusu örgütü Ergenekon’u bulmak.
Öyle hınzır hınzır gülmeyin. Siz de yardım edin. Ciddi ciddi arıyoruz. Devlet işi gücü bıraktı bu işin üstünde. Haydi boş durmayın, sorun soruşturun; Ergenekon Terör Örgütü’nü; bilenlerin, tanıyanların, insaniyet namına... Gülmeyin yahu; dört yıldır zindandayız; Ergenekon olmasa ne yaparız?..
Tuncay Özkan
Silivri 1 No’lu L Tipi Cezaevi B-3 Alt Tecrit Hücresi İSTANBUL


Not : Yazı yeniçağgazetesi yazarı Selcan Taşçı'dan alıntıdır.

Salı, Ocak 10

Bahar Ligi

TFF lig statüsüne her ay yeni bir heyecan katıyor. Yeni uygulama ise Bahar Ligi. Ligi ilk 4 bitirenler play-off oynayacak. Sonraki dört takımda Avrupa kupalarına katılabilmek için bir play-off oynuyor. Kalan 10 takımda bahar ligi oynayacakmış. Amacı olmayan maçlar olacağı kesin. Futbolcu ve taraftaralr içinde büyük angarya. Türk futbolunda olmayan düzeni bambaşka boyutlara taşıdı MAA ve ekibi. Artık toparlamayı düşünmek dahi çok zor.



Ligin 15 ve 16. takımı arasında kurtarma sınavı olsa hiç fena olmaz.

Çarşamba, Ocak 4

Sisli Gecede Mutlu Son



Sıkı ekip Eskişehir'den çok, Ersun Hocalı Eskişehir daha ürkütücü geldi bana bugün maçtan önce. Ersun hocanın çalıştırdığı takımlar full atak 0 defans gibi oynar 5-6 atar sonra 3-5 yer... Gerçi bu anlayışı milli takımı çalıştırdığı dönemde göremedik ama o konulara girmeyelim şimdi...

İlk 2 dakikada buna benzer başladı Eskişehir ürküttü beni biraz nekadar takımıma güvensemde, son zamanlarda süper oynasakta... Netekim 2 dakika sürdü bu tabiri caizse köpek gibi saldırı...

Daha sonra Beşiktaş top yapmaya başladı ve sıkça pozisyonlara girdi. İlk onbiri gördüğümde Ekrem ve Eduyu görmek beni şaşırttı ki benchte sakatlıktan çıkma Simao ve reytingi yüksek Pektemek vardı. İlk yarı girilen 3 net pozisyonda ve oluşumlarda Fernandes, kurtarışlarda Ivesa öne çıktı. Fernandes fark katıyor gerçekten hani hep yazdımya Simaosuz ve Quaresmasız kazanmak için başka fark katan oyuncuya ihtiyacımız var aha onu bulduk bu maçla beraber ispatladı kendini zaten bu beklentilere tek o cevap verebilirdi.

Edu ve Ekrem birşey yapamaz ve Almedia saç baş yoldururken Sivok çıktı sahneye aha işte buna gol derler dedi golcü geçinenlere. Simao daha sonra oyuna girsede çok topla buluşamadı tabi bunda çıkmış olduğu sakatlığın etkiside büyük.

Eduya nasıl dayandı Carvalhal inanılır gibi değil çok sabırlı bir adam. Eskişehir hafiften bastırır gibi oldu Batuhanın girişiyle şişirmeler falan Pektemek çıktı sahneye, attığı golle nefes aldırdı resmen.

Sezonun ikinci yarısına iyi başladık böyle devam etmek ümidiyle.

2012 umutsuz ama hala umutlu...






gecen sene ki Fb-Sivas maci devre arasi hakem odasi basilmasi ardindan 3 penalti irdelenmeli polemigi ile baslatilan, medya ve TFF gucuyle sure gelen politika sonrasi futbola kusen, son yazilarimda durmadan ADALET isterken yazilarima son vermisken 1ocak2012 tarihinde resimde de gorebileceginiz gibi Adalet icin TFF binasina yururken cektigim fotograf..

bugunku ilk yazimda bu konulara cok girmeyecegim ve dun aksam oynanan yeni transferlerini
oynatamayan bunun uzerine gecen donemki oyun taktigini az biraz degistirmis TS'un, oyundan hic kopmayan kaliteli ve futbolu guzellikleri ile oynamaya calisan Manisaspor macini degerlendirecegim..





Maca cok iyi baslayan Trabzonspor, daha onceki hafta lardan tek farki Halil'in cizgiye yakin oynadigi zamanlarki Burak la arasinda olan 30 mt lik farki,
burak'in cizgi de oynadigi dunku macta 5 - 10 mt
lere kadar indirmeleri ve 4-3-3 den 4-4-2 ye atak icinde deigisimleri denemeleriydi...

tabi bunun sonuncunda Halil in Sol beklere yapmis oldugu katki ortadan kalkinca Manisaspor sag taraftan Celutska'nin bolgesinden etkili olmaya calisti. Bunlara Serkan ve Zokora'nin basit top kayiplari da eklenince Manisaspor'un sol kanatida ilk yari sonlarina dogru etkisini arttirdi..


ilk yari sonunda Ts hakettigi bi golle Halil'in harika oyunu ve buna genc oyuncusu Aykut'u da eklersek soyunma odasina 1-0 onde girdi...


ikinci yari benim kafamda hala bu takimda nasi oynadigini anlayamadigim Adrian ile Colman degisikligi beklentisi orta sahada Colman-Aykut-Zokora uclusu ile ustunluk kurup maci rahat kazanmasi iken ayni 11 le TS ikinci yariya hizli baslamasina ragmen adeta 55.dk dan itibaren
5-0-5 taktigi benimsemiscesine ortasahasi coktu... inanilmaz bi yorgunluk gostermeye baslarken Manisaspor'un Murat hamlesi oyunun tam anlamiyla Manisaspor lehine donmesini sagladi..

bunda Murat'in etkisi kadar ilk yarinin en iyisi Halil ve Zokora'nin basit top kayiplari ve serkan'in konsantrasyon eksikligininde inanilmaz etkisi oldu...

Giray'in da inanilmaz hatalarindan kaynaklanan 4 5 net pozisyonda Manisaspor sadece 1 gol cikarabilince, hamle hakkinda inanilmaz gec davranan Senol Gunes Colman-Pawel deigisikligi ile
BURAK YILMAZvari bi harika golle hakki olmayan maci 2-1 kazandi..

neden hakki olmayan yazdim: ilk yari Trabzonspor a gosterilmesi gereken kirmizi kart pozisyonu ve ikinci yariyi kaldiramayan kondisyon dusuklugu...


macin genel ozetinde ise; Tolga sadece kurtarmiyor yakinda asist dahi yapacak sanirim.. her mac ustune koyarmi bi oyuncu acik gostergesi...