Cuma, Ağustos 31

Avrupa Ligi Grupları

Gönlümüz Marsilya - Monchengladbach ve AEL için atacak manasına gelen bir kura oldu.

Kuranın benim açımdan en önemli takımı Neftçi idi. H grubunda İnter, Rubin ve partizan ile eşleştiler. Evlerinde Partizan ve İnter'den puan alabilirler. Zaten gruptan çıkmaktan ziyade alacakları puanlar gelecek için umut verecek kardeşlerimize. Nitekim ilk kez bir Azeri takımı gruplarda mücadele edecek. Darısı Şampiyonlar Ligine diyelim.

Şampiyonlar Ligi Grupları


A Grubu : Porto, Dinamo Kiev, PSG, Dinamo Zagrep

B Grubu : Arsenal, Schalke, Olimpiakos, Montpellier

C Grubu : Milan, Zenit, Anderlecht, Malaga

D Grubu : Real Madrid, M. City, Ajax, B. Dortmund

E Grubu : Chelsea, Shaktar, Juventus, Nordsjelland

F Grubu : Bayern Münih, Valencia, Lille, BATE

G Grubu : Barcelona, Benfica, S. Moskova, Celtic

H Grubu : M. United, Braga, Galatasaray, Cluj

Kuralar öncesi bu grubu söyleseler itiraz edecek kimse çıkmazdı sanırım. Maçlar oynayarak kazanılıyor elbette ancak Galatasaray bu kurayı çektikten sonra gruptan çıkmalı. Fikstür olarakta avantajlı. United deplasmanı ile başlıyor ve sonrasında sahasında Braga, Cluj ile oynanacak maçlardan alınacak 6 puan işi kolaylaştırır. Braga zorlayacak olsada geçilmesi çok zor değil. Grup liderliği hayal olur bunuda belirtmek gerekli. Gruplardan çıkacak takımlar hakkında görüşlerim şu şekilde.

A Grubu : Porto, PSG
B Grubu : Arsenal, Schalke
C Grubu : Zenit, Milan
D Grubu : Real MAdrid, M. City
E Grubu : Chelsea, Juventus
F Grubu : B. Münih, Valencia
G Grubu : Barcelona, Benfica
H Grubu : M. United, Galatasaray

Perşembe, Ağustos 30

Şampiyonlar Ligi Kura Çekimi


Uzun zaman olmuştu bu heyecanı yaşamayalı. TT Arena ilk kez bu heyecana ev sahipliği yapacak. Kura çekiminde 3. torbadayız. Cluj'un Basel'i elemesi bizi bir üst kategoriye çıkarmış oldu. Nispeten avantaj sağladığı kesin ancak. Son torbadan gelecek bir Dortmund bu avantajı yok eder. Torbalar ve grup düşüncem şöyle :

1. Torba : Chelsea, Barcelona, Bayern Münih, Real Madrid, Arsenal, Porto, Milan

2. Torba : Valencia, Benfica, Shaktar, Zenit, Schalke, M. City, Braga, Dinamo Kiev

3. Torba : Olimpiakos, Ajax, Anderlecht, Juventus, S. moskova, PSG, Lille, Galatasaray

4. Torba : Celtic, B. Dortmund, BATE, D. Zagrep, Cluj, Malaga, Montpellier, Nordsjelland

Tahminim : Bayern Münih, Braga, Celtic

Tahmininiz var ise bekleriz.

Pazartesi, Ağustos 27

Beşiktaş 3-3 Galatasaray



Anlamayız hayatı felsefeyle, ilimle;
Hayat çelik ellerle atılan zar olmalı.
Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?
Kanlı sınır boyları bize mezar olmalı.

Maç sonrası Atsız’ın bu dizeleri geldi aklıma. Galatasaray ve özellikle Fatih Terim önde oynamaya çalışmasa bu maçı ikinci yarıda rahat bir şekilde çözecekti. Sadece bu maç için takımın var olan taktiği ve oynama alışkanlığa değiştirilmemesini yadırgamayabiliriz. Açıkcası sahada Fatih Terim takımı izlediğimiz dün akşam çok belliydi.

Maç öncesi favori elbette Galatasaray’dı. Maçın daha 20. Saniyesinde Umut biraz daha sakin olabilse öne geçirebilirdi takımı. Sonrasında oyuna hükmeden bir Galatasaray ve gol umudunu duran toplara bağlamış bir Beşiktaş. Fernandes’in takıma kattığı birşeydi bu. Gerçekten muazzam kullanıyor ancak Beşiktaş gibi bir takımın  bu duran toplara muhtaç hali iyi bir şey değil. Nitekim hakemin defalarca çaldığı yanlış faul kararları yanında verdiği ender doğru kararlardan birinde kazanılan duran top sonrası Melo yeterince zıplayamayınca kendi kalesine gönderiyordu topu. Açıkcası gole üzüldüm ancak gol sonrası Aybaba’nın sevincini görünce üzüntüm hafifledi. Sanırım hafta boyunca yapılan Galatasaray favori haberleri Beşiktaşlıları hırslandırmış ve içerlemişler. Gol sonrası Uğur’un asistine Elmander vasat bir vuruş yaptı ancak Cenk alışılageldik hatalarından biri ile beraberliği sağladı. Sonrasında Galatasaray gol atabilir derken sahada garip bir diziliş sonrası Beşiktaş Holosko ile maçın en şık golünü attı. Defans bölgesinden Umut’un Semih’e verdiği pası Semih kontrol edemeyince kaptırılan top ve bomboş kalan bir Holosko. Bu golde gözler Hakan Balta’yıda arıyordu elbette. İlkyarı böyle bitti derken kullanılan kornerde  Umut karambolde golü buluyordu. Filelere çarpmadan olan gollere ezelden beri sevinemiyorum. Ayrıca gol öncesi Umut’un eli istemsizde olsa avantaj sağlıyordu kendisine. Şükür ki umut maç sonrası hissetmedim gibi zırvalamadı bazıları gibi.

Her iki takım taraftarlarının mutlu ayrıldığı bir ilkyarıydı bu. İkinci yarıya Beşiktaş daha istekli başladı ve Hakan Balta’nın ikramı ile 3. kez öne geçmeyi başardı. Ayrıca Melo-Amrabat değişikliği ile orta sahada Selçuk-Emre ikilisi görev aldı. Bu gol sonrası Beşiktaşlı futbolcular bu kez beraberliği sağlatmama adına herşeyi denediler. Zaman zaman üstün bile oynamayı başardılar. Ancak her hava topunda bir tanesi yerde yatıyordu. Hakemde buna çanak tutunca oyun sürekli kesildi. Ayrıca iki senedir düzgün bir şekilde oynamamış Hamit’in vasat formuda Galatasaray’ın oyun anlayışına olumsuz etki yapıyordu. Anlık parlamalarla ve sık sık sedyenin maçı bölmesi ile geçen dakikalar sonrası Burak haksız bi şekilde takımına penaltı kazandırdı. Ve Selçuk şık bir vuruşla tekrar eşitliği sağladı. Penaltı kararı haksızdı açıkçası ancak dakikalar öncesinde Uğur’un Aydın’ın ensesine oturmaya çalıştığı pozisyonda net bir penaltıydı zannımca. Sonrasında ise İbrahim Toraman maçın eğlencesi oldu. Kurşun yemiş tarzı yere atlaması ve verdiği gereksiz tepkilerle güldürdü. Ayrıca Batuhan’ın yanından hızla geçen birini görse dahi kendini yere bırakmalarıda cabasıydı. Maçın bitiş düdüğü çaldığında Beşiktaş taraftarı Burak Yılmaz’a tepki, kendi takımına alkış ile destek veriyordu. Aslında Beşiktaş taraftarı böyle biten maçları daha çok seviyor. Sahada sürekli madur Beşiktaş imajını pek seviyorlar. Nitekim istedikleri koz bu maçta onlara verilmişti. Ancak bunu yaparken kendi takımlarının ne oynadığını, sahada ne yapmak istediğini ve teknik direktörlerinin vasatlığını da görmeye çalışsalar onlar adına iyi olacak.

Fatih Terim’e oyuncu değişiklikleri ile negatif etki yarattı diyebiliriz. Devre arasında ilk çıkacak isim Hamit olabilirdi. Melo bir süre daha sahada kalabilirdi, ayrıca Dany sol bek olarak görev alabilirdi gibi bir çok alternatif mevcutken Amrabat- Melo değişikliğini tercih etti. Galatasaray geçtiğimiz yıldan 2-3 farklı isimle yola devam edecek ve bu oyuncuların zamana ihtiyacı olduğu aşikar. Özellikle Hamit-Melo-Amrabat takım formunun gerisindeler. Sol bek mevkiinde Hakan Balta sezon genelinde idare edecektir ancak kritik maçlarda hata yapma olasılığıda yüksek. Günahıyla sevabıyla sezonun ilk derbisinde ve deplasmanda kötü oyuna ve hazır olmamaya rağmen kaybetmemekte  başarı görülebilir. Maç sonu Fatih Terim savunmadaki hatalardan bahsederken, Aybaba’nın tüm suçu hakeme yıkmaya çalışmasıda mantalite farkıdır. Sanırım bu sezon Aybaba’nın bu tip demeçlerini bolca dinleyeceğiz. Gelecek hafta içeride Bursaspor ile zorlu bir maç olacak. Bu maça  Melo – Hamit daha hazır bir şekilde çıkacaklardır umarım. @alpertrgt1

Cuma, Ağustos 24

Bir sıfırdan iyidir



Bu başlık hoş olmadı aslında hele ki sezonun ilk maçı sonunda... Fakat yapacak bişi yok, görüntü ortada, galibiyet sürprizmi olurdu? aslında hayır ama rakip İstanbul BŞB ve başındaki teknik direktör sizin eski teknik direktörönüzse çok acaip kaçmıyor bu puan kaydı.

Sezon malumdur çalkantılı başladı Beşiktaş açısından yazılacak konuşulacak birçok şey var. Yalnız lige ve bu maça dönecek olursak galibiyetle başlamak iyi olurdu vesselam. Ben yazılıp çizildiği kadar kötü görmedim takımı, eksikler belli, bu eksiksikler belirlenip hızlıca giderilebilir. Zaten Edirne'den öteye çıkmayacağız bu sene yani lig ve kupada güzel, seyirlik futbol oynayıp yukarıları zorlamak çokda elzem değil...

Maç dönecek olursak, iyi başlayan sonra sakatlanan futbolcusu'nun çıkmasıyla oyunda  gardı düşen ve daha sonra 1 puanı cebine koyduğuna şükreden çeşitli Beşiktaş oyunları gördük. Yani sorun şu bişiler var devamlılık yok, kalite eksikliği var, sistem disiplini ya da tam bi sistem yok.

Maçın ilk çeyreğinde rakip kalecisi sayesinde yakalanılan bir pozisyon artı son çeyrekte duran toptan gelen ve golle sonuçlanan bir pozisyonumuz var.(malesef) Hangi sistemde dizildi takım ben anlayamadım, Veliye bağlımı kaldık biz bu maçta? o daha kötüsü, Hasanla başlamak iyi gençlere mesaj olabilecek bir hamle yalnız kardeşimizim eksikleri gözle görülen cinsten. Sorunlar aşılmaz değil bu sorunlar adam akıllı etüd edilirse ilk 5-6 haftada çözülür önemli olan diğer çözülecek konular.

Misal;  Quaresma  çok uzadı gönderilecekse ver parasını eline sözleşmesini fesihet, satacaksan kampa al oynat falan ama milleti muallakta bırakma, bence kendisinin miladı dolmuştur ama satılabileceğini düşünmüyorum (şu haliyle),

Almeida ve Fernandes konuları can sıkıcı, üzgün ve gitmek istiyorlarmış neden-niye? paralarını falan alıyorlar ama hemşehrileri yüzünden mi? o da olamaz ki Ferandesle Q7 arası pek iyi değil... takımdaki şaşa bitmesinden sanırım... acil çözülmeli, neşter falan vurulacaksa acele edilmesi hem para alıp hem maça isteksiz çıkmak olmaz.

Başkan iyi bir golcü alacağız Feda sırası biz yöneticilerde dedi, Batuhan kiralık olarak geri geldi, tamam gelsin, keşke oynasada kalsa, Türk futboluna adını adam gibi yazdırsa ama bumuydu beklenen golcü ben bilemedim, kimsede bişey sormuyor, ayrıca ne baldır bu adamdaki umarım iyi değerlendirir ve kalıcı olur.

Şimdi derbiye çıkıyoruz. Galatasaray kağıt üzerinde favori oyun, oyuncu, taktik hepsi onlardan yana  ama bu derbidir asıl futboldur ne olacağı belli olmaz ama galibiyet çok iyi ve faydalı olur. Umarım Beşiktaşımız için hayırlısı olur. @alpertrgt1

Bundesliga Başlarken



Borussia Dortmund : Rüya gibi geçen iki sezon ve iki şampiyonluk. Rakibi Bayern Münih ligin en dominant kadrolarını kurmasına rağmen iki yıl onların üstünde yer alabilmek ciddi bir başarıdır. Transfer döneminde Kagawa’yı Manchester United’a gönderdiler ve yerini Marco Reus’u getirdiler. Bu hamle ile Götze’yi kanattan forvet arkası bölgesine kaydıracaklar. Reus ise Monchengladbach ile geçirdi başarılı sezon sonrası şampiyonluk yaşamak için Dortmund’a geldi. Bir diğer önemli hamlede Stutgart’lı forvet Schieber oldu. Levandowski’nin  olası transferi sonrası o bölgeyi yedeklediler. Zira Barrios Çin’e transfer oldu.Klopp bu yıl Şampiyonlar liginde de başarılı olmak isteyecektir.  Hummels-Subotic ikilisine güvenmekte haklılar açıkçası. Ayrıca orta sahada İlkay’da bu sezon daha fazla foma şansı bulacak. Oturmuş kadro ve sistemiyle Dortmund şampiyonluğun en büyük adayı.

Bayern Münih : Son yıllarda sezon başında ligin ağır favorisi oluyorlar ancak uzun süren maratonda Dortmund’un gerisinde bitiriyorlar. İlk sezon kaleci ve dafans hattında kalite düşüklüğü vardı. Geçtiğimiz yıl kaley Neuer’i alarak bu sorunu çözdüler fakat önündeki 4 lüde ciddi kalite farkı vardı. Bir tarafta Lahm diğer tarafta ise Contento ile çıktıkalrı maçlar oldu. City’den aldıkları Boateng ve Badstuber ile tandemi kurdular. Badstuber açıkçası beğenemediğim bir isim. Sol bek için ağır, stoper için ise hem ağır hemde güçsüz olarak görüyorum. Bu sezon Dante’yi kadrolarına kattılar ve Dante Boateng ve Badstuber’den daha iyi bir isim. Heynckes bu sorunu orta sahadada yaşıyor. Schweinsteiger’ın partneri Tymoschuk, Kroos, Gustavo ve Emre Can’dan biri olacak. Kroos idare etsede diğer isimler sırıtıyor açıkçası. Bu bölgeye Bilbao’dan Javi Martinez transfer edilmek isteniyor ki hiçte haksız değiller. Gomez’in yalnız olduğu forvet bölgesine Pizarro ve Mandzukic takviyesi yapıldı.  Mandzukic zaman zaman Gomez’i yedek bırakacak düzeyde. Ayrıca Shaqiri transferide Robben-Ribery ikilisi için iyi bir alternatif oldu. Kısacası Bayern Münih şampiyonluk yarışından düşmeyecektir fakat mutlu sona ulaşabilecekler mi asıl soru bu. Şampiyonlar ligi finalinde kendi evlerinde kaybettikleri Chelsea maçıda kötü bir deneyimdi.

Schalke 04 : Geçtiğimiz yılın sonlarında yakaladıkları form ile ligi iyi bir konumda bitirdiler. Huub Stevens bu sezona daha güçlü başlıyor. Raul dışında büyük bir kayıp yaşamadılar. Kadroya ise obasi, Barnetta ve Neustadter gibi Bundesliga deneyimi fazla olan oyuncuları katmayı başardılar. Schalke hakkında ki görüşüm şöyle ; bu seneyide üst sıralarda bitirebilirlerse gelecek yıldan itibaren şampiyonluk için daha yüksek sesle konuşabilirler. Zira kadroda çok gen isimler var ve önemli süreler alıyorlar. Höwedes, Papadopoulos, Matip, Holtby ve Draxler bu isimlerden. Ayrıca form olarak sürekli yükselen Finli forvet Pukki bu senenin flaş ismi olabilir. Huntelaar ise yıllar sonra kendini burada buldu ve bu senede gollerine devam edecek. Esnek ve geniş kadro yapısıyla Schalke hiçbir zaman kolay teslim olmayacaktır. Neuer sonrası kaleye o kalitede  bir isim bulamadılar ancak Unnerstall  kötü bir kaleci olmadığını geçtiğimiz yıl gösterdi. Bu bölgeye devre arasında kaliteli bir isim katmak zorunda kalabilirler. Schalke her zaman zevkle izlenen bir takım oldu ve bu senede buna devam edecekler.

Mochengladbach : Geçtiğimiz yılın faş takımı. 2010/11 sezonunda ligi 16. Bitiren bir takım sadece bir sene sonra 4. olarak şampiyonlar ligi elemesine hak kazandı. Ekonomik olarak kendi değerlerini yarattılar. Reus ve Dante’den 23 m Euro kazandılar ve transfere +7 m Euro daha fazlasını harcadılar. Reus’un yokluğu handikap olacak elbette. Zira o ayarda bir isim bulmaları oldukça zor. Transfer dönemin geleceğe yatırım yaptılar desek yerinde olur. Henüz 20 yaşında olan Basel’li Xhaka orta sahaya, 21 yaşındaki Hoffenheim’lı Mlapa ve Hrgota forvete, Alvaro Dominguez’de Dante sonrası stoper olarak alındı. Ancak en büyük transferleri Twente’li Luuk de jong oldu. Kalite olarak takıma çok şey katacaktır. Ayrıca takımın en gençlerinden kaleci Ter Stegen milli takım yedek kalecisi oldu ve ben kendisini sürekli Schalke’ye yakıştırıyorum. Bu yıl amaç Avrupa kupalarına katılmak olacak. Şampiyonlar ligi elemesinde şanssız bir kura ile Dinamo Kiev’i çektiler ve ilk maçta sahalarında 1-3 lük mağlubiyet aldılar. Venezuella’lı Juan Arango takıma pozitif anlamda katkılar veriyor. Bu çıkışlarında emeği olan bir isim ve sahadaki futbol akıllarını temsil ediyor. Lucien Favre bu yılki yarışa hazır olduklarını ve aynı çizgide devam edeceklerine inanıyor. Fakat geçtiğimiz yıl kötü performans gösteren çoğu takım bu sene daha hazır şekilde lige başlıyor. Açıkcası 5-10 arası bir sıra bekliyorum kendileri için.

Diğer takımları kısaca değerlendirelim ;


Bayer Leverkusen : Yıllarca iddialı oldular fakat bir türlü ligi tepede tamamlayamadılar. Bu sezon kadro biraz gençleşti ve ne yapacaklarını kestirmek güç. Schurrle son senesini oynar ve hakettiği bir takıma transfer olur diye düşünüyorum. Ayrıca Adler’i bedelsiz kaybetmekte çok büyük hata.

Stuttgart : Son yıllarda kötü bir alışkanlıkları var. Lige kötü başlayıp ikinci yarıda müthiş bir çıkışla Avrupa kupalarını zorluyorlar. Bu sezon iyi başlayıp iyi gitme niyetindeler. Takım oyununda oldukça başarılılar.

Hannover 96 : Bundesliga’nın Gençlerbirliği diye görüyorum onları. Slomka ile istikrarlı bir çizgideler. İnatçı futbolları ve kendi sahalarındaki başarılı sonuçlara güveniyorlar. Yine Avrupa ligi için iddialılar. Saygı duyulması gereken bir kulüp.

Wolfsburg : Naldo, Bas Dost ve Olic gibi sükseli transferler yaptılar. Magath bu sezon büyük oynuyor diye düşünüyorum. Diego’yu verimli kullanırsa fantastik bir sezon yaşayabilirler. Stoper bölgesinde haddinden fazla kaliteli isimler var. Merakla ne yapacaklarını bekliyorum.

Werder Bremen : Thomas Schaaf ve Tim Wiese benim adıma bu kulübün sembolleri idi ancak Wiese, Hoffenheim ile anlaştı ve bedelsiz olarak ayrıldı. Schaaf A takımdaki 13. Sezonunu yaşayacak ve işler son yıllarda iyi gitmiyor. Son iki sezon sırasıyla 13 ve 9. Olarak bitti. Bu alışık olmadıkları bir durum. Kadroyu yeniliyorlar ve radikal kararlarla devam ediyorlar. Marin, Naldo, Borowski, Pizarro gibi sembol isimler ayrıldılar. Sezon başında ii bir görüntü çizdiler ve bu sezon ligi ilk 5 sırada bitirmek niyetindeler. Mehmet Ekici daha fazla süre ve sorumluluk  alacak.

İlk haftanın programı : (tüm maçlar Trt Haber de)
Cuma  
Borussia Dortmund - Werder Bremen 21:30

Cumartesi 
Fürth - Bayern Münih 16:30

Eintracht Frankfurt - Bayer Leverkusen 19:30
Stuttgart - Wolfsburg 21:45 
Pazar
Hannover 96 - Schalke 18:30 


Perşembe, Ağustos 23

El Clasico Günü

Sezonun ve barcelona antrenörü Vilanova'nın ilk El Clasicosu bu akşam oynanacak. İspanya Süper Kupasında ilk maç bu gece Nou Camp'ta. Sezon başında Barcelona form olarak Real madrid'in önünde başladı. Bu geceninde favorisi onlar açıkcası.

Star Tv , 23:30

Çarşamba, Ağustos 22

Ebulfeyz Elçibey

ruhları şad olsun

Cumartesi, Ağustos 18

Premier League Başlarken



 Geçtiğimiz yıl videodaki gibi bir sonla noktalanan İngiltere Premier ligi bugün başlıyor. Kısa bir değerlendirme yapacak olursak;

Manchester City ; Son şampiyon kadrosunu korudu ve Everton'dan Rodwell takviyesi ile lige başlayacak. Oynayacakları oyun geçtiğimiz yıldan farklı olmayacak. Defansta Kompany, orta sahada Yaya Toure ve forvette Kun Aguero'nun muazzam performansları devam ederse ligde sorun yaşamazlar.

Manchester United ; Sir Ferguson trajedik sondan etkilenmiş ve takıma iyi isimler takviye etti. Kagawa ve Van Persie aradığı isimler olabilir Ferguson'un. Dar bir kadro ile yıllardır iyi götürdüler ancak bu tip hamlelere ihtiyaçları vardı. özellikle hücum hattı izlemeye değer olacak. Young, Welbeck, Rooney,Chicharito, Nani ve Valencia'nın yanına ekledikleri Kagawa ve Van Persie ile zorlu maratonu daha rahat sürdüreceklerdir. Rooney-Van Persie ikilisi şimdiden heyecan yaratıyor.

Chelsea ; Şampiyonlar liginin beklemedikleri bir sezonda gelmesi onlara en büyük sürpriz oldu. Bu sebeple mantıklı hamlelerle takımı güçlendirdiler. uzun vadeli bir kadro kurmak niyetindeler ve transferleri 3 genç isim Hazard, Marin ve Oscar. Özellikle Mata'nın üzerine düşen yükü hafiflettiler. Hazard ve Oscar takıma ne kadar çabuk adapte olurlarsa Chelsea o derecede başarılı olur. Defans hattında kusursuza yakınlar, orta shada yaratıcı eksikiği giderdiler ancak forvette verim alacakları muamma. Torres ve Sturridge ellerindeki forvetler. Çin'e giden Drogba'yı arayacaklardır. ayrıca Lukaku hala hazır görünmüyor ki kiralandı. Transferin son günlerinde bir forvet transferi gelirse şaşırmamak lazım. Falcao aradıkları isim olabilir aslında.

 Arsenal ; Van Persie konusunda sağlam tokat yediler. Yıllarca iyi performansına rağmen sakatlıklarına göz yumdular ve sakatlanmadan tamamladığı ve yıldızlaştığı ilk sezon sonrası gitmesi onlar adına üzücü oldu. Bu gidişe hazırlıksız yakalanmadılar anca Van Persie kalitesinde bir isim forvet hattında kalmadı. Podolski, Giroud ve Cazorla iyi transferler. özellike Cazorla takıma Mata, David Silva etkisi katabilir. Ancak şuan ki sorunlar Alex Song olacak gibi. Barcelona bu transferde ısrarlı ve istediğini alacak düzeye geldiler. Gerçi Song'u bu denli etkili yapan Arsene Wenger'in sistemi oldu. Song'un bu düzeye gelmesi 3 sene sürdü ve Wenger yeni bir Song yaratacak kapasitede bir isim bulabilir. Nuri Şahin'in olası transferi güzel olur. Bu sezon Jack Wilshere'dende bekledikleri katkıyı alacaklar. Şampiyonluk yarışında son noktaya kadar gidemeseler de her zaman üst sıralarda olacaklar.

Liverpool ; Premier ligdeki gönül bağım olan tek takım. ancak son yıllarda dibe doğru gidiyorlar. Her sezon yeni bir başlangıç yapma niyetindeler ancak bir türlü o kimya oluşmuyor. Galatasaray'ın terim öncesi dönemine benzetiyorum aslında. Takımdaki gelenekçi isimlerle yolları ayırıp bu denli bir yapılanma yapabilseler belki daha başarılı olacaklar. Ancak transfer konusunda o kadar başarısızlar ki tez konusu olacak düzeydeler. Carrol için verilen 40 milyon ve asla unutamayacağım Robbi Keane verilen 20 milyon bunların başında. Bu sezon Swensea'nin başarılı antrenörü Brendon Rodgers ile anlaştılar. Rodgers'ın Sewensea'si pas sistemine dayalı bir ekipti. Barca sonrası en fazla topa sahip olan takım Swensea idi. Ancak Liverpool'a bu yapı uyacak mı soru işareti olarak duruyor. Kadroya bakınca orta sahada ki uyumun ne olacağını kestirmek güç. Transferler Swensea'den 19 milyona alınan Joe Allen, Roma'dan 11 milyona alınan genç Borini ve meşhur Heerenveen li Assaidi. Premier ligde şampiyonluk zaten hayal ancak bu kadro şampiyonlar ligine gidebilecek düzeyde de değil.

Tottenham ; Andre Villas Boas ne yapacakları şuan için net değil. Ancak Villas Boas'ın elinde çok kaliteli bir kadro var. Bunu değerlendirmesi durumunda Tottenham Arsenal ile kıyasıya bir yarışa girer. özellikle Jan Vertonghen ve Sigurdsson transferleri çok yerinde. Modric'in olasalı Real Madrid transferi sonrası yerine Sigurdsson aynı çizgide gidebilecek bir isim. Geçtiğimiz yıl forvet sorununu Adebayor ile çözmüşlerdi ancak bu sezon Adebayor City'e geri döndü. Yine kiralanman durumu var ve bu onlar için çok önemli bir hamle. Şuan için Defoe'den başka bir forvete sahip değiller. Tottenham ligin kaliteli ekiplerinden ve izlemesi keyif veren takımlarının başında gelecek diye düşünüyorum.

Kısaca tahminlerim ; şampiyonluk City ve United arasında geçer. Chelsea bu iki takımı 30. haftaya kadar takip edecektir. Arsenal 4. olmaya en yakın takım. Sonrasında ise Tottenham, Newcasle, Everton ve Liverpool kendi aralarında avrupa ligi yarışı yaparlar.

Kagawa ve Van Persie ile United şampiyonlukta bir adım önde diye düşünüyorum. Ancak Chelsea'den Falcao hamlesi gelirse onlarda bu iki takımı çok zorlayacaklardır.

Cuma, Ağustos 17

Süper Lig Süper Şikecilerle Başlıyor


Bir sezon daha başlıyor ve bu sezonda geçtiğimiz yıldan farksız. Şike yapanların, futbola kendi pislikleri bulaştıranların yine egemen olduğu bir lig. Süper ligimiz süper şikecilerle birlikte başlıyor. Şerefsiz, onursuz, haysiyet yoksunu bu kişiler utanmadan maçlara gidecekler ve yine utanmadan demeçler verecekler. 

Pazartesi, Ağustos 13

Cumartesi, Ağustos 11

Süper Kupa Öncesi Hatırlatma


Felipe Melo


Gözlerimiz yollarda kalmıştı, hoşgeldi. Şimdi Volkan düşünsün...

Çarşamba, Ağustos 1

Spor Ülkesi Olmak

Bu yazı 4 sene önce pekin olimpiyatları sırasında bu blogda yazılmıştı. Hala geçerliliğini koruyor olması utanç verici.

Küçüklüğümde unutamadığım olaylardan biridir Badmington.Eniştemin olan o Badmington topu ve raketini görünce anında vurulmuştum.Fransa'da yaşarken almış depoya atmıştı.Nede olsa tenis severdim.O yıllarda olan Sampras-Beckerçekişmesini, toprak kort ve çimde yapılan maçları öğle sıcağında TRT'den izlerdim.Sürekli içimde bir tenis tutkusu vardı.Birgün oynamak ümidiyle hayal kurardım.İlkokul yıllarında hep bir tenis sahası arardım.Tek gördüğüm yer 1. köprüden karşıya geçerken Anadolu tarafında olan köprünün ayağının yakınındaki bir sahaydı.

Badmington topu ve raketiyle haşırneşir olmuştum iyice.Taki evin karşısındaki parka gidene kadar.Badmington topunun o akıl almaz halini gören herkes etrafıma toplanmıştı.Bu çocuk uzaydanmı geldi acaba diye bakanlar vardı.Raket ise tenis raketi gibi değil uzun bip sopaydı onlar için.Topa her vuruşumda çevreden gelen " O ne öyle püsküllü püsküllü" seslerini duyar olmuştum.Akşam eve gidince kendimi garip hissetmiştim.Bende bi yanlışlık olduğunu sandım.Ama Badmington topu sektirmekten kendimi alamıyordum.Dikkat ederseniz oynarken demiyorum sektirirken diyorum.Çünkü oynamak için bir saha yoktu.Kuzenimle arada karşılıklı havadan topu birbirimize atardık.Tabi ki rüzgarsız günleri beklerdik bunun için.Topada sert vurmazdım.Çünkü elimdeki tek toptu.Ona birşey olsa yenisini nerden bulacaktım.

Bir gün yenisini almayı kafama koymuştum.Üsküdar'a gidip eski adı Netspor olan mağazaya girdim.Badmington topu dedim.Ama yaşlı amca bana bakıyordu.Tezgahtan masa tenisi topunu çıkarttı bana gösterdi.Birşey diyemedim kendime kızdım neden topu yanımda getirmedim diye.Boynu bükük eve döndüm.Yaz tatili bitmişti artık.Havalar sertleşiyordu giderek.Top sektirdiğim günlerin sayısı azalmıştı.Rüzgar ve yağmur izin vermiyordu.Giderek soğuyordum ve sinirleniyordum.Neden bu sporu yapabileceğim yada bu spor hakkında fikir alabileceğim bir yer bir salon yoktu.O şiddetle birgün topu hızlıca duvara vurdum.Plastik olan top artık dayanamamıstı.Topun dengesi kaçmıştı artık.Havadan yere yamuk düşüyordu.Ve haftalar sonra bırakmıştım artık zevk vermiyordu yamuk topla oynamak.Topta bulamıyordum oynayacak.Böylece bir kariyer başlamadan bitmişti.Kaybeden benmiydim yoksa başka birşeymiydi bilemiyorum.

Bunları yaşamış birisi olarak Olimpiyatlarda neden başarısız olduğumuzu daha net anlıyorum.Spor anlayışımız Futbol, Basketbol birazda voleybol ülkemizde.Bu yüzden Olimpiyatlara bu kadar az sporcu gönderiyoruz.Benim Badmington oynayabileceğim bir salon yada Mehmet'in Curling yapabileceği tesisler olsaydı bugün daha fazla sporcuyla bu oyunlarda temsil edilebilirdik.O yüzden ne zaman Badmington seyretsem aklıma anılarım gelir.