Perşembe, Mayıs 26

Necip Fazıl Kısakürek ; Edebiyatçıdan Daha Ötesi


26 Mayıs 1904 ,İstanbul - 25 Mayıs 1983, İstanbul


Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş...
Perde perde veralar, ışık başka, nur başka;
Bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka.
Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?
Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?
Fezada dipsiz sükut, duyulmazın sesi mi?
Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi, sen!
Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen!
Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!
Azap var mı alemde fikir çilesine eş?
Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?
Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum!
Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül!
Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!
O visal, can sendeyken canını etmek feda;
Elveda toprak, güneş, anne ve yâr elveda!





3 yorum:

Adsız dedi ki...

Türk ve amerikan bayrakları, biri şu kadar yıldızlı ve öbürü sadece ay ve yıldızlı, iki ayrı dünyanın iki ayrı ve fakat daima beraber mümessilleri halinde yanyana göndere çekilebilirler.

necip fazıl kisakürek
büyük doğu dergisi / sayı 20 17.7.1959

aksilaz dedi ki...

Okuduğunu anlamakta sıkıntıların var adsız. o yazısından bir cümle alıp kopyalamak saçmalıktır. Yazının can alıcı kısmı şu pargrafalardır :
- mesele, amerikan yardımının azlığında çokluğunda değil; amerika'nın karşısında, yalnız kendi milli tekevvün gayesine bağlı, şahsiyetli bir millet tavrını takınmakta ve ona göre hürmet ve itibar sahibi olmakta... coğrafya ve tarihimiz, bizi, kapitalizma ve komünizma sistemleri arasındaki nihaî muhasebenin ana rakamını temsil edecek kadar nazik bir makamda bulundurduğuna göre, amerika'dan bu makamın dolgun hakkını istemek ve nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalıydı. olmadı; sanki amerika tarafından boş bir araziye sevkedilmiş ve hudut bekçiliği almış boğaz tokluğuna çalışır bir millet olduk.

hele lisaniyle, üslûbiyle, tipiyle, ruh haletiyle ve kendine göre kültürü veya kültür iddiasiyle amerikalının içimize nüfuzu korkunç bir şeydir. dolar kuvvetine dayanan ve sade
türkiye'de değil, dünyanın her tarafında kendisini hissettiren bu maddî ve aynı zamanda mânevî nüfuz belki avrupa'nın ruhî sahada baş derdidir.

hrmpasa dedi ki...

"İçi alev alev müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hâkim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım.(N.F.K.)" O bu değilde üstad ,sigarayı bırakmamamın en büyük müsebbiblerineden birisin.Bu kadar mı yakışır bir insana...