Pazartesi, Ekim 10

Hiddink Bizi Tanımıyor. Peki Ya Biz ?

Hiddink ilk milli takım deneyimini 1994-1998 yılları arasında ülkesinde yaşadı. Özellikle 1998 Dünya kupasında ağızlarda tat bırakan Hollanda milli takımının baş mimarıydı. Sonrasında 2000 yılında Güney Kore seçimi herkesi şaşırttı. 2002 Dünya Kupası bu ülkede yapılacaktı ve Hiddink Güney Kore’yi tarihi başarılara ulaştırdı. Yarı finalde Almanya’ya elenip kupayı Dünya 4. Olarak bitirdiler.

Bu kupa sonrasın ülkesinde PSV başına getirildi. Şampiyonlar liginde müthiş sezonlar yaşadı. Nu görev sırasında 2005 yılında Avustralya milli takım görevini de kabul ederek kanguruları Dünya Kupasına taşıdı. 2006 Dünya Kupasında Brezilya, Japonya ve Hırvatistan grubundan çıtılar. İtalya ile oynadıkları eleme maçında 90 +5 deki tartışmalı penaltı sonucu elendiler.

Hiddink bu başarıdan sonra Rusya milli takımını seçti. Euro 2008 elemelerini geçtiler. Kupada yarı finalde Şampiyon İspanya’ya elenip evlerine döndüler. Ancak bu Rus futbolu için büyük başarıydı. Aynı zamanda Chelsea takımında görev yaptı ve başarıyla bu görevi tamamladı. Mourinho sonrası Avram Grant sendromundan kurtardı Chelsea takımını. Tüm bu deneyimlerin ardından Türk milli takımını seçerek kariyerinin son döneminde büyük bir risk altına girdi.

Hiddink neden bizi seçti demeden önce onun yapısına bakmalıyız. Güney Kore ile oynattığı hızlı, agresif ve kolektif futbol etkileyiciydi. Avustralya’ya oynattığı futbol ise başarı odaklıydı ve nispeten bunu başardı. Rusya deneyiminde ise Rus halkını unuttuğu başarılı dönemleri birazda olsa hatırlattı. Chelsea’yi kaos ortamında çekerek rayına girmesini sağladı. Kısacası Hiddink bulunduğu ortama uyum sağlayabilen ve elindeki malzemeden en yüksek verimi almak isteyen bir teknik adam.

Bizi seçme nedeni ise potansiyelimizden başka bir şey değil. Hiddink bu potansiyeli işleyip kariyerine büyük bir milli takım bırakarak nokta koyumak istedi. Bunu geldiği dönemki açıklamalarından anlayabiliyoruz. Ancak Rijkaard’ın tarihe geçen demecinde takıldı kaldı. Başarısız Galatasaray döneminde Rijkaard’ın ilk analizi şöyleydi :

“Kalite, güç aslında üç aşağı beş yukarı aynı. Ama Türkiye'yi farklı kılan şey biraz da şu; işler kötü gittiğinde bir anda oyun mentalitesi kaybolabiliyor. Yürekten oynayan oyuncu sayınız çok. Ama bu bazen aklı devre dışı bırakıyor. Herkes kendi başına maçı çevirmeye kalkıyor. O zaman da bütünlük kayboluyor. Türk futbol kimliğini tanımlasak; kesinlikle yetenek var deriz, ruh var deriz, mücadele var deriz. Ama hepsi bir anda ortaya çıkabiliyor. Bir anda herkesi defansta, sonra bir anda herkesi hücumda görebiliyorsunuz. Bu biraz dağınıklık yaratıyor. Takım oyununda asıl olan dengeli olabilmektir. Ne olursa olsun pozisyon alışınızı, soğukkanlılığınızı kaybetmemeniz gerekiyor. Sanki bu konuda bir eksiklik var gibi. Coşku konusunda hiçbir sıkıntı yok, ama bazen o coşku bozucu bir etki de yaratabiliyor.''

İşte bu tokat gibi yapılan bir yorumdu. Hiddink bu tespiti görevi kabul etmeden önce görebilseydi keşke. Euro 2008 finaline Aragones ve Löw teknik adam olarak çıktılar. Löw’ü çok önceleri kovmuştuk. Aragones’i ise şampiyon apoletini sökerek gönderdik ülkesine. 2010 Dünya Kupasını ise bizim İstinye kasabı Del Bosque kazandırıyordu İspanya’ya. Tüm bunların sonunda suçlu Hiddink dedik. Hiddink suçlu ancak suçu sahadaki futboldan ziyade Oğuz Çetin gibikişilere güvenip fikirlerine değer vermesinde. Hiddink göreve geldikten sonra yurtdışı altyapısı almış oyuncularımızdan oluşan iskelet bir kadro kurabilseydi bugün başka şeyler konuşur olabilirdik.

Sorulması gereken bir başka soruda şu :

Biz Hiddink’i tanıyarak mı göreve getirdik ?

2 yorum:

can istanbullu dedi ki...

Genel yazınız çok iyi, genelde fikirlerinize de katılıyorum. Türkiyede hangi meslek grupları işini iyi yapıyorki, futbolcudan ne bekliyoruz.Rikardın güç eşit demiş sadece buna katılmıyorum.Nasıl eşit acaba, en iyi futbolcun Arda İspanyada sürünüyor. Hangi futbolcumuz kaliteli ki?Tek söylem doğru yürekle oynuyorlar.Kusura bakmayın Rikardın dediği kontrol,soğukkanlı vs. bunu adı PROFÖSYONELLİK işte bizde bu yok..

aksilaz dedi ki...

Rijkaard kalite ve güç üç aşağı beş yukarı eşit demiş. Hiddink eğer Euro 2012 ye gidersek 4 haftalık bir hazırlık kampı planladığından bahsetti. Yani bu güç konusuna çok takılmamak lazım. Arda'nın sürünmediği ortada, keza Mehmet Topal'ında.

Benim asıl vurgulamak istediğim konu Hiddink'i plansız olarak getirdik.O günkü federasyon kendi reklamı için kullandı Hiddink ismini. Ve Hiddink'in yanına onun ayarının çok altında isimler verdi. Hiddink'te inandı bu isimlere. yani Hiddink'e kendi sistemi Belki de kendiside kolayı kaçmayı tercih etti bunu bilemeyiz.

Şu bir gerçek ki milli takımımız kötü halde ve bunun tek sorumlusu Hiddink değil. Hatta Hiddink en son sitem edileceklerden. için yeterli olanaklar sağlanmadı.

Bugün hiddink'in 7 milyon euro ücretini eleştirenler yıllar önce Fatih Terim'in bunun 6 da 1 i ücretini eleştiriyorlardı. Sorun sende, bende; yani bizde aslında.