gezgin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezgin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Ağustos 2

Dalında Nohut!

-Nerelisin kızım?
-Sivaslıyım amcacım
-neresinden?
-Merkez amca…
-nası merkez? Köyün nere?
-köyümüz yok amca dedem Selanikli, anne tarafı dersen Sivasın yerlisi…
-köysüz adam mı olurmuş,vardır da sen bilmiyorsundur,,,
diyerek beni yalancı çıkaran amcalar ve yahut teyzeler hayatım boyunca olmuştur ve olmaya da devam ediyolar… =) 23 senelik ömr-ü hayatımda en çok açıklamaktan nefret ettiğim sorudur bu:” köyünüz yok mu”… yok deme lüksünüz yoktur, hayatta i-nan-dı-ra-maz-sı-nııııız….. bi yandan onlara kızarım bi yandan köyümüzün olmamasının suçlusu olduğunu düşündüğüm bizimkilere… özellikle de ufakken! O kadar zoruma giderdi ki insanın bi köyü olmamasını acizlikle bile açıklayabiliyordum =) abartıyorum di mi size göre =) yok işte yok arkadaş ciddi manada bi eksiklikti bu benim için… ve ben ilk kez köy gördüğüm zamanı hiç unutmam… tam 18. yaşımın mayıs ayında… =) bir Karadeniz köyü… (geç oldu ne yapalım, anca… )
Neyse uzatmayalım ben köysüzün tekiyim işte… yapcek bişey yok… =)
Şimdi de işimiz dolayısıyla köylerden şehre gelemiyoruz artık… şikayetçi miyim dersiniz? Tabi ki hayır!... en misafirperver, en sıcak, en güzel insanlarla beraber olup, onları mutlu edecek şeyler yapmak kadar haaarika bişey olamaz… o kadar ufacık şeylerden mutlu olurlar ki, şehirdeki Allah’ın selamını esirgeyen insancıklardan sonra inanılmaz tatlı gelirler… evlerine misafir olmanız dahi onları en mutlu insan yapar… yoktur böyle içten bakışlar, yoktur böyle sıcak gülümsemeler etrafınızda eminim… geçenlerde gittiğim bi köyü arkadaşlara anlata anlata bitiremediğimden hafta sonu oradaydık yine yeni yenideeen… neredeyse Giresun’a yaklaştık… yemyeşil ortam… gözdolgu evler… biraz puslu ama hava (gündüz vakti karanlık havayı sevmem pek) yine de çocuklar gibi şeniz… bi amca davet etti bizi girdik 60 senelik evine… hayran hayran seyrettim her köşesini, milyon tane fotoğraf çektik, çekindik… =) sonra bahçesine götürdü bizi … hayatımda bu kadar güzel bişey yaşamış mıyımdır? Tartışılır… dutlar, vişneler, biberler, domatesler…bunları dalından toplamak ne hoşmuş! ohoo bunlar benim için lüks arkadaş… bu kadaaar meyve sebzeyi dalında bi arada görmedim ki ben… tabi bu arada kızardığım bi nokta da oluyo =) amca diyo ki bana “bak kızım” diyo “arkanda da nohutlar var, ondan da al da yaş yaş yiyin, sivasta nerde bulcan yaşını?” dönüyorum arkamı ama göremiyorum ki… e nohut toplanmadan neye benzer bilmiyorum ki… bakınıyorum öylece… ulen nası bişeydir ki acaba diyorum hala bakınıyorum=)… amca çırpınıyo tabi =) bizimkiler de gülüşüyo…epey zaman aldı ama gördüm en sonunda, çölde su bulmuşa döndüm arkadaş… =) böylece hayatımın ilk yaş nohutunu da yemiş bulunuyorum( gurur da duyarım=))… buradaki insanların bu kadar sağlıklı ve dinç oluşlarını da doğal beslenmelerine bağlayarak ayrılıyoruz bahçeden, güzel insanlardan, temiz havadan … mutlu mesut şen dönüyoruz evimize… dönüş yolunda söylüyorum tabi şarkımı da:
Mavrova’dan Aldım Sümbül Bir Okka Nohut
Al Beni Bre Sar More Sümbül Yanında Uyut.... =)
Bu yazım tüm ezik köysüzlere… =) benim gibi nohutu dalında görememişlere…
Ve teyit ediyorum Atamın sözünü: köylü hem milletin hem efendilerin efendisidir… !

Cumartesi, Temmuz 11

Hey gidii heeeeyyyy...








Oradaydım..Cennet mekan diyarlarda.Cennet yolunu andıran sahil yolundan ulaşılan,Uzungöl'de.Sadece Uzungöl'de aldığım resimleri ekledim.Çok fazla ileri gitmeyeyim diye.Bazı memleket hasreti çekenlere gam vermeyem diye yol resimlerini eklemedim.Bir yanı orman,bir yanı deniz,yüzlerce kilometrelik bir yol değil sadece,anyı anda doğal bir terapi.Yol boyunca sizi büyüleyen manzara,Uzungöle vardığınızda sizi sözden feragat eyliyor adeta.Aldığınız ilk nefesle dönmeye başlayan başınız,ciğerlere dolan oksijenin verdiği dinçlik...Laf burada yerine oturacak sanırım"anlatılmaz yaşanır."Şahsen benim gibi bir keş tiryakiye sigara içirmemiştir.Ciğerleri şoka uğratan oksijenden olsa gerek:)Fırsatınız olursa gitmekte tereddüt etmeyin,olmasada fırsatınız oluşturun.Görenler yada memleketi kısaca Karadeniz olanlar ne demek istediğimi iyi bilir.Karadeniz'in her köşesinde ayrı bir cevher var.Doğanın ve alabildiğince yeşilin eşliğinde.
Tamamlanan sahil yoluyla beraber ayrı bir çehreye bürünmüş şerit üzerindeki şehirler.En büyük özelliğide yolun her noktasında bir yerleşim merkezinden geçiyor oluşunuz.Yakın şehirler ve sahile yoğunlaşan nüfus sıkılmadan seyahat garantisi sağlıyor.Nakliye kamyonlarıyla tek şeritli ve gece gittiğim çocukluğumun"bunalım" sahil yolunun gündüz gözüyle bu kadar farklılaşacağını tahmin edemezdim.Yol boyunca mırıldandım"bu kadarmı güzelmiş be yaa"Yakın gelecekte turizm yatırımlarının tamamlanmasıyla eminim hakettiğini alacaktır bölge ve bölge insanı(insanların güzelliği cana yakınlığı da apayrı bir mesele)

NOT:Yolda en büyük meselelerden biride açlık halidir.Sahil yolunda bu ihtiyacı giderecek fazlaca seçeneğiniz var.Şahsi tavsiyelerim,lezzet arıyorsanız tır ve kamyonların mola verdiği yerleri tercih etmenizdir.:) Samsuna varmadan Çakallı mevkisinde bir menemen yada kuzu pirzola yemeniz,termeden sonra başlayan pidecilere de uğrayın "kapalı pide tavsiyemdir yine".Tabiki Akçaabat ve köfte yi asla yabana atamazsınız.Uzungöl'de alabalık,fırın sütlaç(sabah kahvaltısı yöresel tereyağ ve bal).Bizzat test edilip onaylanmıştır :) Ne diyelim..sefer ola şifa ola..yolunuz açık ola..