Cuma, Mayıs 14

14 Mayıs 2006 #2




Bu yazımda 14 Mayıs 2006 gecesinide şöyle anlatmıştım.

"İkimizde futbolu ve Galatasaray'ı çok seviyorduk. O hafta sonu ise Beşiktaş maçı vardı. Tugaya giriş saati ise 21:00 di. Beraber maçı izledik ancak uzatmaları seyredemeden çıktık. Skor 1-1 di ve benden daha fanatikti. Yol boyu ağzını bıçak açmadı. Sonrasında ise uzaklardan gelen bir gol sesi duyduk. Hızla içeri girip skoru öğrendik ve çılgınlar gibiydik. Sonraki hafta ise tarihe Denizli faciası olarak geçecek hafta vardı. Giriş saaatimiz yaklaşıyordu yine ve maçlar bir türlü bitmiyordu. Ancak geç girmek demenin ne olduğunu çok iyi biliyorduk. Fenerbahçe maçı 1-1 devam ediyordu aklımız orada ayrıldık. Evi arayıp canlı bağlantı kurmuştum. 17 dakika uzatmayı kendisine söylediğimde sanki kurşun yemişti. Artık bu heyecanı dayanamayıp kapatmıştık. İçeri girdik herkes tv'nin başındaydı. Trt-1 açılı duruyordu ancak maç bir türlü bitmiyordu. Zeki ben izleyemem deyip yatakhaneye geçti. Artık maç bitmişti ve şampiyonduk. Çığlıkları duyarak geldi ve birbirimize sarılarak şampiyonluğu kutluyorduk. Belki de ilk defa Tugay Galatasaray sesleri ile inliyordu. O gece nöbetçi subay Fenerbahçe'liydi ve kısa sürede bize doğru geldi. 50-60 kişi halka kurmuş tepiniyordu. Bize verdiği cezayı ise büyük bi zevkle yerine getirdik."

Bu vesile ile kardeşimin ruhu tekrar şad olsun. Bak Zeki'm 4 sene geçti üstünden ve o şampiyonluğun sevincini, seninle yaşadığımız o zor fakat özel günleri hala unutmadım.

Hiç yorum yok: