Pazartesi, Eylül 12

İ.B.B. 2-0 Galatasaray

Çalkantılarla dolu bir futbol arasından sonra nihayet sadece adı süper olan ligimiz başladı. Galatasaray değerlendirmesi vakitsizlik nedeniyle yazamamıştım ancak en büyük eksikliğin defans hattında olduğuda bir gerçekti. Geçtiğimiz yılın en kötü tarafı yenilen gollerdi. Büyük hatalarla kaybedilen bir çok maç vardı ancak bunlar gözardı edildi transfer sezonunda. Sol bek ve stoper mevkilerine transfer yapılmamasının bir açıklaması yok.

Sezonun ilk maçında Galatasaray karmaşık bir saha içi dizilimi le başladı. Kalede Muslera vardı ve yıllar süren kaleci sıkıntısında çözüm olacak özellikte bir kaleci. Defans dörtlüsü ise Ujflausi - Gökhan - Servet - Çağlar dan oluşmuştu. Beli dönmeyen ve ağır olan dört oyuncudan oluşan bir defans hattı. Onların önlerinde Melo yeraldı. Melonun sağında Sabri; solunda ise Selçuk vardı. Kazım asıl mevkisi sağ açıkta, Eboue ise belikde ilkkez oynadığı sol açıkta yer buldu. En uçta ise Baros vardı:

Galatasaray istekli başlayarak lige moralli girmek istediğini belli ediyordu. Ancak bu istek ve tempo yarım saatten fazla süremedi. Fiziki yorgunluk çok erken kendini gösterdi. Ligin geç başlaması takımların daha hazır gireceği izlenimi yaratmıştı bende. Oynanan İnter, Liverpool maçlarında dünkünden daha hazır bir Galatasaray izlemiştik. Ancak dün umduğumun çok gerisinde bir takım vardı sahada. O yarım saatlik bölümde gol gelmeyince maçın zor geçeceği belli olmuştu. Nitekim Belediye takımı istediği tarzda bir oyun anlayışı ile ve Muslera'nın ilk maçında yaptığı büyük bir hata ile öen geçen taraf oldu.

İkinci yarıya Gökhan, Yekta değişikliği başlandı. Ujfalusi stopere geçerken Sabri'de sağbek pozisyonu geçiyordu. Terim bu değişiklik ile orta sahaya dinamizm ve sağ kanatta Sabri-Kazım uyumu kurmak istediğini belli ediyordu. Kazım'ın kötü gününde , Yektanınsa savruk olması sebebiyle bu düşünce pratiğe dönüşemedi. Pozisyona girme konusunda büyük zorluklar yaşanıyordu. Rijkaard'ın ilk senesindeki ilk 6 maç dışında bu sıkıntı süregeliyor Galatasaray'da. Dünkü neden ise takımca olan uyumsuzluk. Defans hattı oyunu öne taşıyamıyor, bunun nedeni stoplerin topla arasının kötü olması. Orta sahanın ortasında bulunan üçlünün hücuma çıkışlarda geç kalması, buda fiziki yetersizlikle açıklanabilir. Kazım ve Eboue'den oluşan kanatların verimsiz kalma nedeni ise fiziki yetersizlik. Tüm bunların toplamında ise takımın uç bölgesinde yalnız kalan ve istediği pasları alamayan bir Baros.

Abdullah Avcı'nın takımı ise bunların aksine oyun disiplini olan, fiziki açıdan yeterli ve en önemlisi sahada ne yaptığını bilen niteliklerdeydi. Nitekim bunun sonucunu buldakları ikinci golle aldılar. Bu golde savunma hattı çok kötü pozisyon aldı. Eboue ve Servet golün mimarları sayılabilir. Maç bittiğinde ise geçtiğimiz sezonki görüntüsüne devam eden bir Galatasaray buldum.

Bu tür mağlubiyetler bazı takımlar için iyi gelebiliyor. Zira sezonun hemen başında yenilen bu tokat sezon içinde daha dikkatli olmaya sebep olabilir. Ancak Galatasaray bütünüyle ham bir takım. Mayalanması gerekli ancak bu mayanın tutması içinde ölçünün yeteri miktarda olması lazım. Takımla fazla oynanması İmparatorun arayışta olduğunu gösteriyor. Ancak oynatmak istediği anlayışın yerleşmesi için hem bu isimlere takviye yapılmasına hemde büyük bir zamana ihtiyaç var. Stoper ve solbek eksikliği sezon genelinde sıkça karşımıza çıkacak. Yerli oyuncularla bu sorun çözülemez. Eboue sol bekte denenebilir ve sol açık gibi ütopik bir deneme yapılmamış olur. O bölge Riera'nın olacak zamanla.

Gelecek hafta oynanacak Samsunspor maçında daha hazır bir Galatasaray izlemek hepimizin hakkı.

2 yorum:

Ful yaprakları dedi ki...

yalnız skor 2-1 değil, 2-0
maçı izledim:)

sevgiler,

aksilaz dedi ki...

Haklısın :) bende izledim ama izlemez olaydım.