Perşembe, Şubat 2

Galatasaray 1-1 Antalyaspor


Puan kaybetmeyi alışkanlık haline getirdi Galatasaray. Dün soğuk havada kaliteli olmasada mücadelesi zevk veren bir futbol vardı. İki takım futbolcularını tebrik etmek gerekli. Galatasaray maç öncesi yine karışık ruh hallerindeydi. Transfer restleşmesi yaşandığı apaçık ortada. Başkanın nokta koyması gerekirdi ancak beceremedi. Fatih Terim transfer istiyor haklı olarak ancak transfer ettiği Yiğit bu maçta oynamayacak düzeydeyse ne zaman oynayacak merak ediyorum. Riera ısrarıda nazire yaparcasına devam edioyr. Halbuki Riera rakip yorulduğunda çok daha etkili oluyor.Tüm bunlar yetmezmiş gibi birde savunmada değişiklik ile başlandı. Semih sağ stoperden sola, Ujfa stoperden sağ beke, Gökhan Zan ise kulübeden sahaya geçmişti. ¾ değişiklik ister istemez handikap yarattı.

Yinede maça baskılı başlandı. Ligin ikinci devresindeki en büyük sorunlardan biri olan gol o anlarda gelmedi. İlkyarıda baskılı anlarda bir şekilde gol atılıyordu. Bu sayede maçların kazanılması kolaylaşıyordu. Ancak son maçlarda bu mümkün olmuyor. Bir diğer sorun ise takım savunması ve pozisyon almada. Yenilen golü izleyince çok net görülüyor ki Galatasaray takım bütünlüğünden çok şey kaybetmiş. Korner sonrası en geride Engin ve Hakan Balta var. Bunlara Ujfalusi ekleniyor. Hakan gereksiz şekilde rakibi karşılıyor. Halbuki kendi bölgesinde Mehmet Eren boş pozisyonda hızlanmış geliyor. Enginde ofsayt yaptırmayı aklına getirmeyince arkaya atılan ve sonrasında tek pasla gol. Ujfalusi’yi tebrik etmek lazım ilk koşan oyuncu o oldu. Engin ise belini döndürene kadar rakip ceza sahasındaydı. Golün yeniliş nedeni Ujfalusi’nin en geride kalmaması. Zira iki bek kornerlerde en geride dururlar. Ancak Ujfalusi hava topu hakimiyeti nedeniyle ceza sahasında olmasını yadırgayamayız. Ancak onun yerine orada Engin’in durması olmadı. Çoğu kez Emre Çolak orada olurdu ancak onunda şut gücünden yararlanmak istendi ve ceza sahası dışında konumlandırılmış. Kısacası acemice yenilen bir gol ve yanlış tercihler söz konusu.

Gol sonrası suni baskı yaşandı. Pozisyonsuz giden maç haklı olarak verilen penaltı ile dengelendi. İlkyarı berabere bittiğinde ikinci yarı için umut tazelenmişti. Bu yarıyada istekli başlandı. İlk 15 dakikada gl gelmemesi birazda şanssızlıktı. Ancak bu yarıda baş gösteren bir disiplin eksikliği vardı. Melo kendi içinde bambaşka bir maç oynuyor. Takıma zarar verdiğini göremiyor. Oyuna giren Baros pozisyon ve mücadeleyi arttırdı ancak hakemle çok sık diyaloga girmesi korkutuyordu. Ve bunun sonucunu haklı bir kırmızı kart ile aldı. Gerçi vurgulamak istediği nokta doğru olsada bu sert tepki oynana iyi oyunda gereksizdi. 10 kişi kaldıktan sonra alınan beraberlik iyi sonuç sayılabilir. Zira Antalyaspor galibiyeti düşünse bunu başarabilirdi. Son anlarda verilmeyen penaltı ve Elmander’in direkten sönen kafa topu sadece daha fazla acıtıyordu bizleri. Sonuç olarak kaybedilen iki puan ve takım olgusundan uzaklaşmaya devam eden bir Galatasaray.

Maçın hakemi İlker Meral’e fazla yüklenmemek gerekli. Zira o sadece bir maşa. Türk futbolunda şikeci kardeşleri (Fb ve Bjk) kurtarmak için uygulanan senaryo çok güzel işliyor. Atılan son istifa adımı ise artık sona gelindiğini gösteriyor. O sebeple Galatasaray’ın tüm bunları düşünerek hareket etmesi gerekirken gereksiz tartışmalara girdi. Transfer dönemi verimli geçmedi maalesef. Fatih Terim tüm bunları görmüş olacak ki kendisiyle çelişen davranış ve tercihlere imza atıyor. Galatasaray taraftarı sezon başında şampiyonluktan ziyade savaşan bir takım istiyordu. O sebeple yarış sonunda geride kalınması sonucu tepki vermemeli. Gaziantep deplasmanı yeni bir serinin başlangıcı olur umarım.

Son olarak Ömer'i sahamızda 4-5 gol ile gönderememek daha çok acı veriyor.

Hiç yorum yok: