Çarşamba, Şubat 25

Sir Olmak

Dün akşam ki İnter - Manchester United maçı başlarken kadroalra baktığımda Evans, O'Shea, Carrick, Fletcher, Park gibi kadroda ki diğer oyunculara göre daha az yaratıcı isimleri görünce şaşırdım. Rooney, Tevez, Scholes, Nani gibi isimler yedek klübesindeydi. Ancak maç başladığında deplasmanda oynamalarına rağmen ne kadar etkili bir oyun oynadıklarını görünce biraz şaşırdım doğrusu. Çünkü oynayan oyunculardan bir çoğunu alıp ülkemizde bir takıma koysanız asla maç kurtarmazlar. Biz böyle oyuncuları seviyoruz ya. Sahaya çok güzel yayılıp sakin sakin paşlaşıyorlar ve pası veren kişi anında boş bir alana yöneliyor. Dünya'nın en basit işini yapar gibiler. Ancak ülkemizde Sabri, Uğur Boral, İbrahim Üzülmez gibi isimleri izlerken de bu işin ne kadar zor olduğunu düşünüyoruz. Oysa oynadıkları oyun ve kuralları aynı. İşte burada devreye sistem giriyor.

Sir Alex Ferguson yıllardır alışılagelmiş bir taktikle mücadele ediyor ancak hala zirvede yer alabiliyor. Belki de görsel olarak sıkıcı bir maç oldu dün akşam ancak oyunun taktik yönü incelendiğinde çok doyurucu bi 90 dakikaydı. Büyük bir sürpriz olmazsa çeyrek finale kalan taraf kırmızı şeytanlar olacak. Bunu Mourinho'nun maç içindeki bakışlarından da anlamak mümkün. Sir Alex Ferguson tüm dünya için güzel bir örnektir. Futbolun ne denli basit bir oyun olduğunu bize defalarca göstermiştir. Bir futbol takımına sistemi öğretmenin aniden olacak bir iş olmadığını ve başarıların yolun başında gelmeyeceğinide defalarca gözlemletmiştir. Futbolun içinde olan herkes ( yönetim, futbolcu, teknik kadro ve taraftarlar ) bu örneği iyice özümsemeli ve eleştiri yaparken biraz düşünmeliler. Dün akşam bu gerçeği bir kez daha yüzümüze (en azından benim yüzüme) vurduğu için Sir'e teşekkürü bir borç olarak görüyorum. Teşekkürler yaşayan efsane.

Hiç yorum yok: