Cuma, Mart 13

Hamburg 1-1 Galatasaray

Yine tarihe geçecek bi maça imza attık. Bu sene UEFA kupasında başımıza her türlü güzellik ve uğursuzluk geliyor. bakalım daha neler yaşayacağız. Maça Galatasaray bu sene Avrupa deplasmanlarında gösterdi istikrarlı oyunu devam ettirerek başladı. Sahaya iyi yayılıyor ve organize ataklar yapılıyordu. Lincoln bile takım savunmasına azami katkı yapıyor, ortada Ayhan ve Barış rakibe baskı yapıyordu. Kapılan toplar Türk futbolunun kronik hatası dan dun vurulmuyor görerek ayağa pasla çıkılmaya çalışılıyordu. Skibbe bu maçı izlerken övünebilir. İtiraf edilmeli ki bu paslı ve konrollü sistemi yerleştiren o oldu. Bir korner sırasında Lincoln topu Arda'nın kanadına uzaklaştırdı. Bu gelişi güzel vurulmuş bir top gibi duruyor ancak öyle olmadığına eminim Arda kendini o kadar alıştırdı ki o kanatta olduğuna. Lincoln bunun bilincinde olarak o topa vurdu. Arda topla süratlendi ve Lincoln kendini boşa çıkardı Arda pası biraz daha şiddetli verebilse Lincoln kaleci ile burun buruna kalacaktı. Ancak pasın şiddeti düşük olunca rakib topu uzaklaştırmak isterken arkadan bindiren Ayhan'ın önüne geldi top. Ayhan gayet düzgün ve net bir vuruşla golümüzü atıyordu. Bu benim maç öncesi istediğim tek şeydi. Yeterki bir gol atıp dönelim. İlk yarı sonuna doğru Petric kalecimiz Sanctis ile başbaşa kaldı ve Sanctis en iyi olduğu işi yaparak topa sahip oldu.

İkinci yarı güzel kontrataklar bekliyorduk. Ancak ileride Nonda olması bunu zorlaştıracak diye düşünüyorduk. İkinci yarının hemen başında garip bir gol yedik. Bu golde Hakan Balta'nın hatası var. O topa ilk müdahale yapması gereken oydu. Bi benzer hatayıda ligde yapmıştı topu penaltı noktasına uzaklaştırarak. Hemen başında gol yememiz kötü olmuştu. Peşine Lincoln Nonda'ya enfes bir top indirdi ancak bizim palangalı kobramız garip bir şekilde topa vurunca kalenin üstünden auta çıktı top. Bu pozisyonun akabinde ise maçı dramatikleştiren olay yaşandı. Emre Aşık tek hamleli olduğunu gösterdi. Ancak benim görüşüm sarı kart olması yönündeydi. O sırada acaba Semih ısınıyormuydu derken Kewell'ı Hakan'ın yanında gördük. Bunun anlık olduğunu düşünüyorduk hala. Ancak babamın o adam orada oynar. Aklıyla oynuyor sorun yapmaz deyişine, elek oluruz diye cevap veriyordum. Mehmet Güven'i görünce kenarda yine mi dedik. Lincoln'ün çıkması bana çok mantıklı geldi. Fakat bu sefer peder bey itiraz etti. Nonda'nın çıkması gerektiğini düşünüyordu. Sonrasında bunaltıcı bi baskı yaşandı 30 dakika boyunca. Jol Olic, Pitropia ile bütün silahlarını bizim savunmamıza doğrultuyordu. Ancak şanşımızında yardımıyla gol yemiyorduk. Beğenmediğim Mehmet Güven çizgiden bir top bile çıkardı. Hasan ve Ümit ile iyice mahkum olmuştuk. Ancak Hasan'ın Ümit'e attığı bir top gol olduğunda çılgın gibi sevindik. Faul olduğunu bile bile seviniyorduk. Maç bittiğinde ise bu yol Kadıköy'de noktalanır düşüncesi artık herşeyin önündeydi.

Bülent Korkmaz gelişiyle birlikte takım direnci ve savunma yanında kenardan oyuna müdahale konusunu hatırlattı bize. Bu sene alışmamıştık bu tür hamlelere. Ancak dünkü her hamlesi olumluydu ve sonuç vermişti. Rövanşta savunma kimlerle kurulacak bunu kestirmek güç. Ancak burada bu Hamburg'a karşı en azından iki gol bulacağımıza inanıyorum. Baros'u arkaya sarkıtacak bi Lincoln bize lazım. Dünkü siniri anlaşılabilirdi ancak bunu devam ettirmemesi gerekli. Kewell ise ne denli bir takım oyuncusunu yine ispat etti. Galatasaray olarak bir oyuncudan daha çok bir kişilik aldık diyebiliriz. Bu yolun sonu Kadıköy'de bitmeli ve bitecek.


Hiç yorum yok: