Bloga yazılarını taşıdığımız bir isim olan Özcan Yeniçeri bugünde güzel yazmış. Son derece önemli tespitlerde bulunmuş. Eline sağlık demek düşüyor sadece.
" Son zamanlarda milletin birliği ve ülkenin bütünlüğünden söz edenler “aşırı milliyetçi” ilan edilir oldu. Türk, Vatan, Atatürk, Cumhuriyet ve kurucu iradeden söz edenlerin yaptıkları şey, malum kesime göre aşırı milliyetçiliktir. Bu cenah dağda eli kanlı bölücülere, kentte canlı bomba katliamlarını gerçekleştirenlere, halkın araçlarını Molotof kokteylleriyle yakanlara hakları inkar edilen çocuk muamelesi yapmaktadır. Bu arada bizzat kendileri “Türkler ne kadar Türk”, “Türkiye, Türklerin midir?” tartışması açmaktadırlar. Kendi açtıkları tartışmaların da aşırılıkla değil demokrasiyle ilgisini olduğunu savunmaktadırlar. Onlara göre etnik ya da azınlık ırkçılığı yapmak demokrasi, “Türk Milleti”nden bahsetmek ise aşırılıktır. Kürtçülük yapmak insan haklarını savunmak, Türklükten bahsetmek ise aşırılıktır.
Aşırılar toplumları temsil etmezler!
İlkesi olmayanların mantığına göre: Bu ülkede aşırı liberal yok. Aşırı küreselci yok. Aşırı komünist yok. Aşırı AB’ci/ABD’ci yok. Aşırı Kürtçü yok. Hain yok, mandacı yok, CIA hesabına çalışan yok, Mossad ile işbirliği içinde olan yok. AB’nin fonlarından, Soros’un ve Siyonistlerin burslarından insanlık adına yararlananlar ile bir de “aşırı milliyetçiler” var. Gen üzerinden projeler geliştirerek Türkiye’de Türk genlilerin (ne demekse) azınlıkta olduğunu bilimsel (!) bir biçimde kanıtlamaya çalışanlarının yaptıkları da aşırılık değil, bilimselliktir. Her fırsatta azınlık ve etnik haberleri manşete çekenler de gerçek peşinde koşan masum basın mensuplarıdır. Ermeni Tehciri, Mübadele, 6/7 Eylül, Varlık Vergisi gibi talihsiz olayları gerekçe yaparak etnik ve azınlık dalkavukluğu adına bir milleti ve tarihi kirletenlerin yaptıkları da aşırılık değildir.Halbuki, bütün toplumlarda doğal olarak halkın yüzde şu kadarı anormaldir: Delidir, hastadır, extremdir, marjinaldır, uçuktur, kaçıktır, dahidir, geri zekâlıdır vs. Her türlü dünya görüşünün içinde de her türden aşırı insanlara rastlamak mümkündür. Ancak aşırılar hiçbir toplumu temsil etmezler. Adı üzerinde aşırıdırlar.
Anadolu, aşırılıklara kapalıdır!
Kaldı ki Anadolu coğrafyasındaki İslam anlayışı da aşırılıklara izin vermez. Bu yüzden Avrupa’da ortaya çıkan Nazizm, Faşizm, Frankoizm, Komünizm, Lamarkizm, Şovenizm, Gobineauizm gibi insanlık dışı anlayışlar Türkiye’de itibar görmemiştir. Bu bağlamda Türkiye ırk, kafatası, etnisite, kan ve gen gibi saçmalıklara tarih boyunca hep yabancı kalmıştır. Türkiye’de ırk, kafatası ve kana dayalı tek bir uygulama ve teoriden kimse bahsedemez. Diğer yandan Milliyetçiliği hele hele Türk milliyetçiliğini indirgeyen, sınırlayan, dışlayan, ötekileştiren herhangi bir anlayışla ilgisi tarih boyunca kurulamamıştır, kurmanın da gerçeklerden fena halde kopmak anlamına geldiği bilinmelidir. Nazizim, faşizm ve komünizm gibi kavramlar her şeyden önce Türk kültürüne ve tarihine “domuz eti” kadar yabancı kavramlardır. Namus, vatan, bayrak, şeref gibi değerlere bağlı olmayı ve bunlardan taviz vermemeyi “aşırı milliyetçilik” olarak nitelendirenler hastadır. Birileri namusun ve vatanın birbirine bağlı bir bütün olduğunu düşünmüyorsa, bu onların zihinlerinin hasarlı olduğunu gösterir. Türkiye’de son zamanlarda arada bir aldatmanın faydalı olduğunu savunan sapkın bir zihniyet türemiştir. Bunlar, gerçekte kesirli (ondalık) namus anlayışının sahipleridir. Namusun, şerefin, kimliğin ve haysiyetin kesirlisi olmaz. Milliyetçilik de bu bağlamda bir çeşit namus anlayışıdır. Tavizi olduğu kadar aşırılığı da kaldırmaz. "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder