Çarşamba, Kasım 11

Avrupa'dan Futbol

Fransa liginde bu hafta tarihi bir maç oynandı. Lyon – Marsilya karşılaşması 5-5 gibi çok çok nadir görülen bir skorla sonuçlandı. Maçı seyredememenin üzüntüsünü yaşıyorum. Tekrarını gece yarısı veren kanal A ya ise ne demeli bilmiyorum. Bu maçtaki beraberlik Lille deplasmanında maplup ayrılan Bordeaux’a yaramış oldu. Monaco’dan sonra en büyük çıkışı yapan ekip Lorient liderin sadece 4 puan gerisinde. Bu takımda 6 gol atan Gameiro’yu dikkatle izlemek gerekiyor. Bir üst kademe takıma geçecektir bu sezon sonu. Bir türlü dümeni toparlayamayan PSG bu haftada evinde Nice’e tek golle boyun eğdi. St Etienne ise geçen yıllarda yaşadığı düşme korkusundan hala ders almış değil. Yine diplere doğru yol almaya başladılar. Bu hafta kazanmaları sadece bir nefes almalarına yol açtı.

İngilterede hafta sonu yine zevkli maçlar oynandı. Chelsea sahasında ManU’yu Terry’nin tek golü ile geçmeyi başardı. Skor olarak kısır olan bu maç seyir zevki açısında doruk noktalara yakın geçti. Bu takımların ligde yaptığı maçlar Avrupa kupalarında yarı finallere hatta finallere eş değer bir gerilimde geçiyor. Bu yüzdendir ki Şampiyonlar ligi yarı finallerinde 3’er İngiliz ekip görüyoruz sık sık. Ancelotti’li Chelsea bu sonuça liderliğini sürdürdü. ManU mağlubiyetle üçüncülüğe geriledi. Arsenal ise bu sene müthiş bir gol istatiği ile sağlam geliyor. Oynadıkları 11 maçta 36 gol atmayı başardılar. Arsene Wenger istediğini almaya yakın duruyor. Bu genç kadro artık yeterince olgunlaştı. Eksik maçınıda kazanırsa iki puan gerisinde olacak Chelsea’nin. Liverpool ise bildiğimiz haline devam ediyor. Büyük maçlardaki performansının yarısını evinde diğer maçlarda gösteremiyor. Bu hafta Birmingham önünde bir puanı hatalı bir penaltı ile kurtardılar. Flaş transferlerin takımı City evinde Burnley ile 3-3 berabere kalarak kan kaybına devam etti. Tottenham ve Aston Villa kazanmayı bilerek tepedeki yerlerini korudular. Özellikle Aston Villa, Bolton önünde 5 golle gövde gösteri yaptı. Carew’in formu göz kamaştırıyor. Geçtiğimiz yılların flaş takımı Everton ise çok kötü başladığı sezonda durumu düzeltmeye başladı. Tatil sonrası Liverpool – City maçında iki testiden biri kırılacak ve kırılan Liverpool olursa Benitez veda edebilir.

İnter en iyi sezonlarında bile Roma’yı yenmekte zorlanıyor ve çoğu kezde kazanamıyorlar. Bu haftada aynı olay oldu. Evlerinde 1-1 berabere kaldılar. Roma kötü sezonda bile Meazza’dan puanla ayrılmayı başarıyor. Vucinic attığı gol dışında çok müsait birkaç pozisyonu heba etti. Roma 12. Hafta sonunda 15 puanla 13. Sırada. Bu onlar adına utanılacak bi durum. Düşman kardeşi Lazio ise dibe vurmaya devam ediyor. Bu hafta evlerinde Milan’a maplup olarak son 5 maçta sadece 2 puanda kaldılar. Halbuki sezon onlar adına gayet güzel başlamıştı. İki Roma ekibinin bu durumda olması İtalya için kötü bir durum. Milan’da kendini toparlyıp üçüncü sıraya yerleşti. Ronaldinho ekseninde ilerliyorlar son haftalarda. İkinci sıradaki Juventus ise Atalanta’ya patladı. Deplasmanda 5-2 lik sonuç gayet güzel. Diego varsa sorun yok onlar adına. Son yılların en istikrarlı takımı olan Fİorentina bu sende bu başarısını koruyor. Bir ay öncesinin lideri Sampdoria kötü sonuçlara devam etti bu haftada. Ancak Genao tam tersi bir grafik çizerek çıkışını sürdürüyor. Bu sene flaş takım olması beklenen Napoli ise sıradan takım hüviyetine büründü. İnter bi aksilik çıkmadığı sürece bu ligde şampiyon olacaktır bu sezon. Juventus bu seneyide gelişim senesi olarak algılayıp tüm gücünü (ekonomik) gelecek sezona harcamalı.


Beklenenden daha çekişmeli geçen İspanya liginde derbi haftasıydı. Madrid derbisinde son yıllardaki Real Madrid üstünlüğü korunmuş oldu. Ezici bir üstünlükleri var son yıllarda. Atletico Madrid için kaybetmenin kötü olacağı bir maçtı. Zira 7 puanla düşme hattına kadar indiler. Böylesine bir kadronun bu halde olması üzücü. Real Madrid ise Ronaldosuz’da kazanmayı biliyor. Ancak Pellegrini Raul’u yedek bıraktığı üçüncü maç oldu. Raul’un gücünü biliyor olması lazım. Lider Barcelona ise Mallorca önünde Pedro ile gelibiyete yürüdü. Pedro ciddi katkılar yapıyor takıma. Guardiola’nında desteği var arkasında. Bu iki takımı takipedebilecek birkaç takımdan biri olan Sevilla zorlu Villarreal maçından 3-2 lik galibiyet çıkararak zorlu bir engeli daha aşmış oldu. Kendi sahasında bambaşka oynadıklarıda bir gerçek. Valencia sahasında daha çok kazandıkça bu sezon dördüncü sıradan inmez. Deplasman formunu sahasında gösterememe sıkıntıları var. Deportivo bu sezonun flaş takımı. Yılalrdır süren suskunluklarından sonra ayağa kalkmaya çalışıyorlar. La liga bu sene daha çekşmeli geçiyor. Villarreal ve Atletico’nun durumları bunun örneği. Ancak kalite bakımından her sene gerileyen bir lig konumundalar. Tabi bunu iki dev Barca ve Real Madrid’e bakarak değil totale bakarak söylüyorum.

Seyretmesi en keyifli hangisi deseler Almanya diyorum son yıllarda. Gerçekten yaptıkları inanılmaz lezzetli çekimler ve stadyumların doluluk oranı bunda en baş nedenler. Sezon başlamadan yaptığım değerendirmede Leverkusen üzerinde çok durmuştum. Artık başarı kazanmaları gerektiğini ve bu sezonun onlar adına kritik olduğu vurgusuna dikkat çekmiştim. Geçen 12 hafta sonunda mağlubiyetsiz lider durumdalar. Üç puan gerisinde Werder Bremen ve Hamburg bulunuyor. Bu iki takımda bu hafta sonu berabere kaldılar. Ancak son haftaya kadar yarışta olacaklar. Sezon başında en büyük favori olan Bayern Münih liderin 6 puan gerisinde 8. Sırada bulunuyor. Sene başında hedefledikleri yerden çok uzaktalar. Bir türlü düzenli galibiyet almadılar. Van Gaal son haftalarda Klose-Toni ikilisine dönerek arayışta olduğunu gösteriyor. Schalke, Wolfsburg ve Hoffeinheim’da şampiyonluk için savaşan takımlar. Bu sezon birde şuana kadar bu yarışta olan Mainz eklendi. Gerçekten takip edilmesi gereken bir lig haline geldi Almanya. Şampiyonluk hedefinde olan 6-7 takımın olduğu bir lig. Ancak yıllardan beri bu şampiyonluk yarışı dışında olan Dortmund’un durumu ise beni üzüyor. Bu sezon en büyük kazançları son 5 maçtada gol atmayı başaran Barrios.

Hiç yorum yok: