- Derbide Beşiktaş'ın net bir galibiyeti vardı. İkinci oynadığı ısıran ve yaratıcı futbol sayesinde maçı koparttılar. Fenerbahçe'de ise Daum freni ve Alex'in durgun performansı vardı. Forvet olarak Kazım tercihi bu derbide tutmadı. Semih için üzülüyorum doğrusu. Eminimki 3 hafta sürekli forma şansı bulsa gol atmaya başlayacak. Ancak Herr Daum bildiğini okumaya devam ediyor. Güiza konusu ise ayrı bi komedi. Milli takımda gol atan asist yapan oyuncu kadroda yok. Medya bu konuyu fazla işlemedi. Ancak bariz bir kriz olduğu apaçık ortada. Ayrıca Fenerbahçe için 21 günlük bir boşluk mevcut idi. Bu süre içinde hazırlık maçı yapmamaları biraz düşündürücü. Beşiktaş cephesinde ise 7 de 7 lik bir seri mevcut. Ayrıca bu hafta İbrahim ve Ernst'in oyunu takıma müthiş bir dinamizm kattı. Buna başka oyuncularda eklenirse Beşiktaş geçen seneki temposunu bulacaktır.
- Liderin takipçisi Galatasaray eline geçen fırsatı kullanamadı. Maçı yazamadık bu hafta. Sıcağı sıcağına yazmayı tercih ediyorum. Maçtan sonraki günlerde yazmak doğal olamıyor sadece analiz olarak kalıyor. Maça dönersek sahada organize olamayan bir Galatasaray ve ön alanda iyi basan ancak yetenekleri kısıtlı bir Manisaspor vardı. Kewell ve Sabri'den başka bu maçı isteyen oyuncu göremedim sahada. Özellikle Gökhan ve Servet ikilisi tam facia. Geriden oyun kurmaya çalışan bir takım için asla oynayamayacak bir ikili. Devre arası olası Servet transferi sonrası bu bölgeye ciddi takviye yapılmalı. Servet'in kalması halinde transferi düşünmeyecektir Rijkaard. Orta sahadaki sorun sene başından beri çözülemedi takımda. Topal ve Barış'ın kıpırdanmaları bi dinamizm kattı ancak o kısırlığı çözemedi. Elano ise hala deneniyor en verimli mevkii bulunmak için. Ben bu konuda Borges gibi düşünüyorum. Orta üçlüden birisi olabilir Elano. Tabi şu aşamada asla olamaz. Sezon öncesini iyi geçiremediği için bu kadar formsuz duruyor. Devre arasında sıkı bir tempo ile bu mevkinin adamı olmalı. Manisaspor'da ise Simpson göze batmaya devam ediyor. Ancak forvet oyuncuları çok kalitesiz. Bu yüzden oraya gelince tıkanma yaşıyorlar.
- Trabzonspor'u yazmak istemiyorum ancak olaylar bir türlü durmuyor. Kasımpaşa maçı öncesi yaşananlar bu maçın kaybedileceğine işaretti. Deplasman kamp programı yapılmamış. Oyuncular apartopar maç günü İstanbul'a geliyor. Dinlenemeden maçı oynuyorlar. Maçta ise birbirinden kopuk ve anlaşmazlık içinde 11 oyuncu olduğu apaçık ortadaydı. Şanssızlıkları ise formu yükselen Kasımpaşa ile oynamaları oldu. Yılmaz Vural çıkışa geçeceklerini söylemişti ve bunu başardılar. Küme düşme hattından çıktılar. Trabzonsporda ise maç sonucu deprem etkisi yarattı. Tüm suçlular bulundu ve cezalandırıldı. Sadri Şener göreve geldiği motivasyonundan çok uzak. Olası bir kongrede koltuğunu bırakabilir. Şenol Güneş ve Tekke transferleri bir nefes olur sadece. Zaten Trabzon'un o cadı kazanı gibi olan fısıltıları başladı bile. Bu takımın başarısı birazda şehrin profiline endeksli. Takıma köstek olan bir yapı mevcut. Aynı yapı komşu il Rize'dede var. Onlarında hali içler acısı. Rizespor hakkındada devre arasına doğru bir yazı yazacağım.
- Artık güzel şeyler yazabiliriz. Bursaspor'dan başlayalım bu güzelliklere. Ertuğrul Sağlam ile çıkışları sürüyor. Bu hafta Gaziantep'te tam bir kırılma maçı oynadılar. Son dakikalarda Krita ile üç puana ulaştı Bursaspor. Önceki yazılarda dediğim gibi kaliteli yabancıları var ve takıma müspet katkıda bulunuyorlar. Gol yememe konusundada oldukça başarılılar. Ömer ve Zapo ikilisinin uyumu başarılı oldu. Sercan'da katkıya başlayınca daha çok puan alacaklar. Bu hafta Galatasaray ile evlerinde oynacaklar ve bu maç sezonun gidişini belirleyebilir. Alacakları galibiyet ile bir sıra daha yukarı çıkacaklar.
- Kayserispor'un yükselişi şöyle açıklayalım. Son 10 maçta bir mağlubiyet ve iki beraberlik aldılar sadece. Ayrıca Ariza Makukula gibi nokta santrafora sahipler. Ancak Kayseri seyircisi hala bu takıma yakışmıyor. Yine boş koltuklar vardı stadda. Devre arasına kadar alacakları 3 galibiyet ile Avrupa hedefini kovalayacaklar. Kupadan elenmeleri biraz moral bozsada lige daha sıkı asılmalarına yol açacak. Diyarbakırspor ise düşüşe başladı ve böyle gidecek gibi duruyor. Takımın hücum yükü iki oyuncu üzerinde. Tazameta ve Mendoza tüm sezon formda olmayacaklar.
- Thomas Doll başarılı çizgisini sürdürmeye devam ediyor. Bu hafta formda olan İBB'yi üç golle yendiler. Atılan goller kişisel beceri olsada takım oyununu iyi uyguluyorlar. Sahada ne yaptığını bilen bir görünüm sergiliyorlar. İBB ise bu maçı kayıp olarak görmüyordur. Ligin ne akan nede kokan takımı olma özellikleri yıllarca sürecek gibi.
- Eskişehir ve Ankaragücü arasında oynanan maçta futbol dışında olaylar gelişti. İki takım seyircisinin yaptığı çirkinlik yakışmadı. Gerçi Ankaragücü bu ligde asla görmek istemediğim ilk takım. Seyirci profilide keza öyle. Norveçli Sollied farklı bir hava katabilir Ankaragücü'ne. Ancak yönetim olarak rahat bırakmayacakları kesin. Oyuncu bolluğunu ise kadro dışı bırakarak çözdüler. Bu bile zihniyetlerini açıklıyor.
- Denizlispor-Antalyaspor maçı ev sahibinin kazanması gereken bir maçtı. Beraberlik Antalya adına kazanç sayılabilir. Denizli 7 puanla son sırada ve bu formu ile ligde tutunabilmesi güç olacak. Antalyaspor ise evinde aldığı puanlar ile rahat götürüyor ligi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder