Cuma, Nisan 30
Perşembe, Nisan 29
Büyüksün Mourinho
Tüm bunlardan sonra Mourinho gelecek sezon Real Madrid'e gelmeli ve İspanya'nın bölücülerine bir tokat atmalı. Barnebauda kupa kaldıracağım diyen Pujol'a ve Madrid'de kupanın sevincini yaşayacağız diyen Barcalı tarftarlara selam olsun.
Etiketler:
Champions League
Hayat #2

- Söyle bakalım ne düşünüyorsun?
- Neye dair düşünmeliyim ki?
- Kendine dair..
- Kendime dair mi? İnsan kendini bilmez mi?
- İnsanın en bilmediği kendisi… Kendi kendini bil
- Ya öbür bildiklerim?
- Bilmeyi bilmeden, onun nereden ve nasıl geldiğini bilmeden, bilmek olurmu?
Hesaba çekilen bu adam beyni ve bumburuşuk şekilde kendini bu ihtiyardan kurtarırcasına kaçar ve uzaklaşır.Talebelerinede sık sık bu soruyu sorar ve kendi kendinizi tanıyın ve bilin diye öğütler verirdi.
Bugünkü batı felsefesinin her koliyle birinden birine düğümlendiği ve opyekün üzerinde durduğu üç ayaklı dayanağın sahipleri, Sokrates, onun talebesi Eflatun ve onun talebesi Aristo. Kısacası çıkış noktası olan Sokrates. Burada üstadın çok güzel ve konuyu özetleyen bir görüşü var:
İlk defa nasılı yani usülü getirmiş olan, kendisinden sonraki dayanak, madde içi düşünüş ölçülerini getirdi ve böylece bütün metotçuların Sokrates’e, bütün spirtüalist ve idealistlerin Eflatun’a ve bütün naturalistler ve materyalistlerin Aristo’ya bağlanabileceği Batı felsefe dayanağı kurulmuş oldu.
O zamanlar Yunanlıların inandığı değerler masal kahramanlarıydı. Anlatılan efsanevi yaratıklara ve putlara tapınırlardı. Sokrates ise bunların tam tersi olduğunu düşünür ve her şarttada vurgulardı. Sokrates’in ölüm korkusu yoktu ve öldükten sonra bir şeylerin başlangıcı olduğuna inanıyordu. Öğrencilerine verdiği bir derste ise aynen şu cümleleri söyledi :
- Öleceğim diye hayıflanmıyorum çünkü öldükten sonra bir şeyin olduğuna kuvvetle ümidim var. Kendilerini gerçekten hikmete vermiş olanların yalnız ölmek ve ölmüş olmak için çalıştıklarını halk bilmez. Ölüm adını verdiğimiz şey, bir yandan tenin ruhtan ayrılarak kendi kendine kalması, öbür yandanda ruhun tenden ayrılarak kendi kendine var olmaya devam etmesidir. O halde ruh ne zaman hakikate varıyor? O, bedenle beraber bir şeyi incelemeye başladığı zaman bedenin kendisini aldattığını açıkca görüyoruz. Ruh kendisini, ne işitme, ne görme hassası, ne acı, ne haz hiçbirşey bulandırmadığı zaman daha iyi düşünür. Böylece kendi içine çekilerek teni uzaklaştırır. Ve onunla her türlü ilişiği keserek elden geldiğince gerçeği kavramaya çalışır.
Sokrates o zaman dahi çok tanrılı dine inanmayı reddeden ve bir yüce yaratıcının olduğuna kanaat getirmiş bir insandı. Bir sonraki yazıda yargılanışı ve bu yargılama sırasındaki ibretlik ifadelerini okuyacağız.
Çarşamba, Nisan 28
Hayat

Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim
Demiş şair ve romancı. Peki ama bu sözü şu zamanda söyleyebilecek kaç kişi var. Sözün doğruluğu yada yanlışlığından bahsetmiyorum. Kim kendini hiçe sayıp başka biri yada birileri için yaşamını devam ettirir ki? Günümüzde biraz ütopik duruyor ancak elbet var böyle insanlar.
Herkes hayatını idame derdinde ve bir kişide durup ben nasıl yaşıyorum demiyor. Günlük ihtiyaçlarının karşılanması dışında kendine ekstra ödüller veren kaç kişi vardır? Yada başka bir biçimde sorarsak. Kaç kişi bu tip imkanlara sahip. Hayatımızı kurgulayan kişiler öylesine mükemmeller ki bizi hiç boş bırakmamayı başarıyorlar. Kimi toplumlar hastalıklarla boğuşuyor, kimileri felaketlerin acısını sarmaya çalışıyor, bazılarının psikolojisi bozuluyor ve bu dünyanın kendisine yetmediğine karar getirip intihar edebiliyorlar.
En başta ne diyorduk “hayat” .
Bu hayata gelişimizin gayesinden uzaklaşmayalım. Önce insan olalım sonrasında ise bize bu güzel hayatı bahşeden için güzellikler yapalım. Nereden nereye geldik dimi ? Ancak bu post sadece altlık olması için yazıldı. Daha sonra yazılacaklara ışık tutması açısından.
Salı, Nisan 27
Doğru Söze Ne Denirki?

Özcan Yeniçeri - Yeniçağ
Etiketler:
güzel ülkem,
siyaset
O An #30

EL DORADO
Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ,
Büyülü göklerinde sesler duyduğum Aden,
Avucumda dört kollu nehrin verdiği maden,
Üstümde yemişleri alnıma değen Tuba.
Muthiş dünyasıyle, uykuma girdiği yer..
Gülümsüyor mavi bir ay ışığında kamış.
Göllerin şekli dolu derinliğine dalmış
Vuslatın havasını çevreleyen iğdeler.
Suların aydınlığında saadetten bir iz:
Dallardan süzülen kayığından bu hoş insan,
Omuzuna değen arzu dolu dudakları kan.
Artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz.
Artık ışıkla dolu billur bir kadeh gibi,
En güzel şeytanın elinde tutuğu gurup;
Akşamlar ağzımda harkulada bir şurup
Büyülü göklerinde sesler duyduğum Aden,
Avucumda dört kollu nehrin verdiği maden,
Üstümde yemişleri alnıma değen Tuba.
Muthiş dünyasıyle, uykuma girdiği yer..
Gülümsüyor mavi bir ay ışığında kamış.
Göllerin şekli dolu derinliğine dalmış
Vuslatın havasını çevreleyen iğdeler.
Suların aydınlığında saadetten bir iz:
Dallardan süzülen kayığından bu hoş insan,
Omuzuna değen arzu dolu dudakları kan.
Artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz.
Artık ışıkla dolu billur bir kadeh gibi,
En güzel şeytanın elinde tutuğu gurup;
Akşamlar ağzımda harkulada bir şurup
Ve başımda geceler yeşil bir deniz gibi.
Ufkumda mavi bulutların uçuştuğu dağ
Ve nebati bir alemde duyulan ilk hece,
Bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece
Ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda.
Ne ondan itidal, ne benden günahkar hali
Ruhları bir kuş gibi avare kılan uyku.
Dağılan içimde her zaman o baygın koku,
Lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali.
Ufkumda mavi bulutların uçuştuğu dağ
Ve nebati bir alemde duyulan ilk hece,
Bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece
Ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda.
Ne ondan itidal, ne benden günahkar hali
Ruhları bir kuş gibi avare kılan uyku.
Dağılan içimde her zaman o baygın koku,
Lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali.
Orhan Veli KANIK
Etiketler:
o an
Pazartesi, Nisan 26
Galatasaray 0-0 Bursaspor #31

Bursaspor bu haftaya kadar zirvede olmasının tesadüf olmadığını sıkça gösterdi. Özellikle Volkan çok etkili oldu. Tabi bunda karşısındaki Caner’in beyin eksikliğininde önemi büyük. Orta sahada üstünlüğü ele aldığı dakikalarda öldürücü pası atacak oyuncu eksikliği onları kanatlara oynamaya itti ve genelde sağ kanattan Volkan’ı kullandılar. Sercan ise güzel geliştirdiği atakların son vuruşunda yanlış tercihler yapınca takımı golden etti. Ancak bu vuruşlar Sercan için doğal. Çünkü bu kadar ön plana çıkma nedeni bitiriciliği değil yıpratıcılığıy ve bunu sahada bardı. Ertuğrul Sağlam’ın Sercan ve Volkan’ı kenara alması Bursaspor’un atak girişimlerini dengesizleştirdi. Kanımca ciddi bir hata yaptı bu tercihle. Ayrıca Batalla bu maçı kopartacak tek isimdi ancak oyuna giremedi. Belkide zorunlu olarak yapılan İbrahim değişikliği bunu engelledi.
Galatasaray gelecek olursak yine istediğini alamayan ve oyunun bazı anlarında çaresiz kalan bir takım vardı. Artık uzun uzun Galatasaray değerlendirmesi yazmayacağım. Zira Frank Rijkaard ve ekibi bu kadroyla sadece 3. Oluyorsa bu ciddi bir başarısızlıktır ve hesabı sorulmalıdır. Rijkaard maç sonu demecinde gelecek sezon içinde devrim yapacağını söyledi. Geldiği günden beri hangi evrimler gerçekleşti görmek isterim. Zorlu olan hiçbir maç kazanılamadı bu bir sene içinde.
Dünya Kupası için takımı sabote eden isimlere bir bakalım. İlk sıraya Elano yazılmalı sanırım. Dünya kupasına 32 maç kaldı ve sakatlıktan çekiniyor. Tamam bu anlayışla karşılanabilecek bir olaydır ancak takımı sabote eder gibi bu iş yapılmamalı. Biraz insiyatif kullanmak zorunda bu oyuncu ancak bir yıl boyunca bunu bekledik durduk. Son 10 maçta kadroya alınmayıp dünya kupası kadrosuna çağrılmaması sağlanabilirdi. İkinci sahtekar ise Kewell’dır. Onun hakkında yazacak hiçbir şey yok. Herşey apaçık ortada zaten. Dos Santos elinden geleni yaptı ancak kapasitesi bu kadar. Sezonu gol atamadan bitirecek ve asist sayısı şu ana kadar sadece 1. Yinede sahada mücadele etmesi ve bunu hissettirmesi bile yeterli.
Birde Arda Turan vardı hani büyük kaptan. Maç sonrası yine yol havası vurmuş efendi. Dileğinin gerçekleşmesini çok isterim. Yolu açık olur inşallah ve umarım pişman olmaz.
Dünün 25.000 seyirci + 50 kişil teknik heyet ve futbolcusu içinde istediğini alabilen bir tek kişi vardı sahada. Adını zikretmeye gerek yok bu sahada uzaktan kumandalı “Gezer” hakemin.
Etiketler:
galatasaray,
galatasaray-bursaspor,
tsl
Cuma, Nisan 23
Cuta Nusa - Birol Topaloğlu
Akşam güneşi gibi;
Küçük gelin nereye küçük küçük
Potin diktireceğim küçük gelin
Ayağın var küçücük
Fazla yaşın yok senin
Küçük gelin küçücüksün küçücük
Sen beni yaktın köz ettin küçük gelin
Bu halde nereye gideyim
Peçeden niye aydınlatırsın
Küçük gelin yeni ay gibi
Koynuma gir küçük gelin
Kuş yavrusu gibi
Ben isterim, vazgeçmem
Küçük gelin nereye gidersen git
O kadar çabuk gitme küçük gelin
Bana gel küçük küçük
Etiketler:
müzik
Perşembe, Nisan 22
Çarşamba, Nisan 21
Anayasa Değişimi ve Başkanlık Sistemi

Kısaca Başbakan + Cumhurbaşkanı = Devlet Başkanı
Böyle anlatılabilir. Örnekleri ise Putin ve Obama’dır. Güzel bir sistem mi? Bence gayet güzel ve demokratik bir sistem. Ancak ülkemiz henüz buna hazır değil.
Demokrasi adına çözülmemiş bir çok sorun varken Başkanlık sistemine geçmek ahmaklık olur. Düşünün ülke eyaletlere bölünecek bu sistemle. Karadeniz Eyaleti, Marmara Eyaleti gibi. Birde Güneydoğu eyaletini ve oranın valisinin Osman Baydemir olduğunu bir düşünün. Bu bile yeterli bir örnektir.
Birde şu konu var:
Bugünkü anayasa zamanında halkın %92 desteği ile gelen bir anayasa. Hangi koşullarda geldiği de belli. Ancak anayasadan memnun olmayan kişi sayısıda oldukça fazla. Nasıl bir toplum yapımızın olduğunun açık bir kanıtı. O gün anayasaya evet oyu verenler acaba neyi onayladıklarını biliyorlarmıydı? Yasama – Yürütme- Yargı’nın ne olduğunu ve birbirinden bağımsız olması gerektiğinden haberleri varmıydı?
Cevabı tabi ki hayır. Umarım yeni yapılacak anayasada bu konu ön planda yer alır ve tren gibi birbirine bağlı Yasama-Yürütme-Yargı yerine bağımsız bir yapı oluşturulur. Sadece bu bile bir çok sorunu çözmemize yardımcı olur
Etiketler:
siyaset
Salı, Nisan 20
Harry Kewell'ın Salonda ve Sahada Çalışması

Bugünkü idmanda Arda ve Caner'in yumruklaştığı haberi yansıdı medyaya. Takım kaptanı nasıl oluyorda kavga ediyor bunu anlamak güç. Tez vakit kaptanlık alınmalı Arda'dan. Arda'ya birinin çıkıp ne olduğunu anlatması gerekiyor. Diğer kaptanları dinlemeyecek kadar burnu büyük bu çocuğun. İş ana babasına düşüyor.
Etiketler:
galatasaray
Pazartesi, Nisan 19
Cuma, Nisan 16
Roma Derbisi

Lazio - Roma
19:30 Ntv Spor
Etiketler:
seri a
Perşembe, Nisan 15
Unutamadığım Anlar #7

Orta okulda Çengelköyspor’un denemeleri olacağı haberi geldiğinde sevinmiştim. O gün yazıldım seçmelere. Ancak nasıl seçecekleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Babama sorduğumda ise bi maç yaptırır Mikro dedi sadece. Mikro dediği tüm hayatını Çengelköyspor’a adamış bir isimdir. Nur içinde yatsın yıllarca minik, yıldız, junior, genç ve bazende A takımı çalıştırırdı. Çok emeği vardır klüp için. Babamın diğer bir öğüdüde ilk toplara basmam konusuydaydı. Seçim günü geldi isimler alındı ve nerede oynadığımız soruldu. Ben her zamanki gibi en iddialı yer alan orta sahayı seçmiştim. Başka bir yerdede oynayacak kapasitem yoktu açıkcası. Maç kadroları açıklanırken beni sağ kanada yazmıştı Mikro Hüseyin. Şans eseri tanıdığım kişiler aynı takımdaydı. Duran topların başına benim geçmem ve kimsenin buna ses çıkarmaması sebebiyle adımı aldılar ve gelecek hafta idman için çağrılmıştım. Gelecek hafta kramponlarla gelmemiz sıkı tembihlenip evlerimize dağılmıştık. O gün ilk defa bir seçmeye çıkmış ve başarılı olmam sebebiyle bayağı sevinmiştim.
Bir hafta geçmiş ve antreman öncesi yeni gelenler yani takriben 10 kişi ayrı çalışacağımız ve sadece 5 kişinin alınacağı açıklandı. Takım içi gruplaşmayı o anda sezmiştim. Yıllardır klübe gidenler ortamda rahat ederken bizler bir köşede çalıştırılıyorduk. Antreman kavramına yabancı değildim ancak daha önce görmediğim uygulamalar oluyordu. 5 e 2 denen ve oldukça önemli bir aktiviteyle ilk tanışmam o gündü. Bizim ortada sıçandan daha farklıydı. Tek dokunuş hakkı olması benim adıma daha çekiciydi. Ancak kramponlarımı henüz almamıştım. Bu yüzden Mikro’nun gözünde eksi puanla başladım. Yinede seçilenlere bakınca seçilmememin imkansız olacağını düşündüm. Benden iyisini göremiyordum açıkcası.
Antreman sonrası as takımla maç yapacağımız ve bu maç içinde 5 kişinin seçileceği açıklandı. Tek isteği istediğim bölgede oynamaktı. As takımın kaptanı sıra arkadaşım Emre’ydi. Onun torpili sayesinde orta sahada yer bulmuştum. Maç başladı ve bizim takım ardı ardına goller yemeyi başlayınca işin böyle gitmeyeceğini anladım. Biraz bencil olmaya karar vermiştim. Yenilgiyi asla kabul etmeyen yapım buna sebep olmuştu. Birkaç gol attıktan sonra şuan aklımda yerini koruyan o pozisyon oluştu. Bir pozisyonda orta sahada top bana geldi ve rakip takımdan bir kişi vardı önümde, onuda geçtikten sonra kaleci ile aramda kalan 30m de kimse yoktu. Bizim takımda forvet oynayan ve gol atmak için her topu harcayan bir çocuk vardı. Benimle birlikte fırladı yanıma ve kadar sokuldu. Gol atmam lazım bende seçilmeliyim gibi laflar etmeye başladı ve o an Tsubasa filmlerindeki gibi bir ortam oluştu. Topu sürüyorum ancak yanımdaki çocuğun konuşmaları konsantrasyonumu bozuyordu.
Artık kaleci ile karşı karşıyaydık ve pas pas diye kendini yırtan biri vardı yanımda. Kale o kadar büyük görünüyordu ki golü atmamam için hiçbir sebep göremiyordum. O ana kadar pas vermeyi düşündüm ancak kalenin büyüklüğü ve bir gol daha atma isteği yüzünden topu köşeye göndermeye karar verdim. Topa o kadar kötü vurdumki kalenin 3-5 metre uzağında auta gitti. Sonrasında ise sen görürsün tehditleri aldım ve geri dönüyordum ki Mikro yolumu kesti. Boyu o kadar kısaydı ki ben bile o yaşta daha uzundum kendisinden. Ben küfürü basacağını düşündüm çünkü Fatih Terim edasında bir antrenördü. Şu cümleleri sarfedince çok şaşırmıştım.
- Aferim oğlum pas versen ofsayt olacaktı.
Çok şaşırmıştım ofsayt o an aklıma en son gelecek kuraldı sanırım. Mahalle arasında hiç kullanmadığımız bir kuraldı. Maç bitmiş ve takıma alınanları açıklama anı gelmişti. Benim adım açıklandı ancak forvetteki pas atmadığım çocuğun ismi açıklanmadı. O anki bakışını unutmamda mümkün değil.
Etiketler:
unutamadıgım anlar
Kısa Kısa #2

- Geceler uykusuz geçmekte şu günlerde. Yorgunum dostlar.
- Rizespor hakkında her ay yazdığım yazıları yazmayı bıraktım. Bu kadar fütursuz bir takım daha olamaz. İlk yarıda aldığı puanlar olmasa şuan Kocaelisporla sonunculuk yarışı veriyor olacaktı. Son 13 maçta 10 puan her şeyi açıklıyor. Memleket takımı olmasa bakılacak gibi değil. Şimdide 4 oyuncu kadro dışı kalmış.
- Bir altın firmasının yeni fabrika binası için üzerinde çalıştığımız bir proje var. Ancak şuanki durumuna bakmaya gittiğimde sadece isminin büyük olduğunu gözlemledim. Bu kadar kötü koşullarda altınların işlenmesi altına saygısızlık.
- Bu ayki okunacak yazımız şu olsun. Oktay Keleş’le yapılmış ilginç bir röportaj. Kendini meczup olarak tanımlayan bi şahsiyet. Oktay keleş’in “Atatürk’ün Gizli Vasiyeti Kod 0 “ ilginç bir kitaba benziyor.
- Yakın zamanda iş için Afganistan’a gidecek dosta selamlar olsun. Beklemekteyiz…
- Dünya kupasına iki aydan daha az bir zaman kaldı. Almanya 2006’yı takip edememiş biri olarak özlemle beklemekteyim. Maradona Messi, Higuain ve Milito’yu efektif kullanabilirse kupayı alabiliriz.
- Ligler son viraja giriyor bu dönemde. İtalya’da Roma, Fransa’da Marsilya şampiyon olmalı. Süper ligimizde ise son hafta belli olacak gibi duruyor. Bursa-Beşiktaş, Fenerbahçe-Trabzonspor maçları pek manidar olacak.
- Son olarak havada yaz kokusu var.
Etiketler:
hayat akarken
Çarşamba, Nisan 14
Kendine Has Kuralı Olan Takım

Galatasaray'lı taraftarlar ise takımdaki futbolcularının daha düzgün yaşamasını ve sahada onuruyla mücadele etmesini bekliyor. Birisi üç maymunu oynarken diğeri isyan ediyor. Aradaki farkta zaten burada. Bu farkta birine günlük başarılar diğerine ise kalıcı başarılar getiriyor. Bu postada fanatiklik olarak mail atacak olanlara ise sadece gülüyorum.
Etiketler:
federasyon,
fenerbahçe
Salı, Nisan 13
Haklı Olup Haksız Duruma Düşmeyi Becerebilmek

Etiketler:
bdp,
güzel ülkem,
siyaset
O An #29

GALATA
Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, suya suya ;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz çimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Şıp diye geçer köprünün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
Orhan Veli KANIK
Etiketler:
o an
Pazartesi, Nisan 12
Saçmalıklar Gecesinin Ardından

Taraftar bu tezahürat ile takıma ve bazı oyunculara nokta atışı ile tepkisini gösterdi. Blogda Rijkaard’ı Arda’yı Jo’yu ve yönetimi sıkça eleştirdim ve dünkü 5 dakikalık protestoyuda yerinde buldum. Ancak sonrasında yaşananlardan utanmamak elde değil. Bu utanma sadece seyircinin yaptıklarına değil aynı zamanda futbolcularınında koyduğu tavırdan kaynaklanıyor. Arda Turan golü seyircisi ile paylaşmaya giden Baros’un yolunu keserek yedek klübesine götürüyor ve gol sevincini yedek futbocularla birlikte yumak halinde kutluyorlar. Bu sırada Servet’te zoraki olarak kalkıp yanlarına gidiyor ve göstermelik sevince katılıyor. Bu tablo bu sezonun fotoğrrafı olmaya aday. 29 hafta sonunda sahada bir bütün olarak hareket edemeyen futbolcular o anda yani tepkilerin başladığı ve giderek yoğunlaştığı anda birlik olabiliyorlar.
Seyirci kavramı Galatasaray tribünleri için biçilmiş kaftan. Bu sene pek maça gidemedim ve Fenerbahçe derbisinede GS+Bonus kart oyunu nedeniyle bilet bulamadım. Sezonun tamamında ve özellikle derbide tribünde taraftar değil seyirci topluluğu vardı. Bugün Denizlispor bile ligde seyircisinin desteği ile puanlar kazanmışken Galatasaray seyircisinin negatif desteği nedeniyle puan kaybetmiştir Ali Sami Yen’de. Dünkü maçtaki tepkide ise tribüne tepki göstemesi için getirilmiş bazı taraftarların olduğunu duydum. Eğer böyle ise işin içinde başka hesapların olduğunu düşünmeliyiz. Medya düşene tekme vurma derdinde ve seyircisinin desteğini çektiği takımı gördükleri anda küstahlaşmaya başlayacaktır.
Ve Arda Turan… Dün gece çok üzüldüğü yüzünden belli oluyordu. Ancak taraftara kızmayıp işine konsantre olmalı. Son aylarda neden sahada koşmayı değilde yürümeyi tercih ettiğini mesela. Taraftar ona karşı saygısızca davranmış olabilir ancak şunuda bilmeliki dün tepki gösteren kişiler içinde onu sevgilisinden bile çok sevenler var. Dünü sadece bir tepki olarak algılamalı ve bizlere eski Arda’yı izletmeli. Nasılsa atacağı birkaç gol yada atacağı çalımlar ile dünün tepkili seyircisi tekrar onu alkışlayacaktır. Fazla büyütmemeli dün geceyi. Eğer tepkisini göstermeye devam ederse ayrılık kaçınılmaz olur.
Bir parantezde dün gecenin tepkisiz tek ismi Rijkaard için açayım. Taraftarın kendisine olan sevgisini net bir biçimde gördü bu maçta. Nonda’yı kaçırdığı penaltı sonrası oyunda tutan Rijkaard dün akşam Jo’ya tepki gösterileceğini bilerek onu oyuna alması kendisinden vazgeçtiğinin göstergesi. Anlaşılan o ki Rijkaard’da Jo’ya kızgın. Maç sonu demecindede doğru tespitlerde bulunarak taraftarın ne istediğini iyi anladığını gösterdi. Umarım taratarlarda onu dinler ve tepki sadece Diyarbakır maçıyla sınırlı kalır.
Etiketler:
galatasaray
Pazar, Nisan 11
Galatasaray 4-1 Diyarbakırspor #29

Etiketler:
galatasaray,
galatasaray-diyarbakırspor,
tsl
Cumartesi, Nisan 10
Cuma, Nisan 9
Blogumuz Futbol Dergisinde

ROVASATA blogu olarak derginin bu ayki sayısına konuk olduk. Online futbol dergisi niteliğinde olan bu güzel ve okuması keyifli dergiyi hazırlayan arkadaşlara teşekkür ederiz. Aylık çıkan dergide ilginç konular ve röportajlarda bulunmakta.Görsel olarakta sıkıcı olmayan bu dergiyi okumanızı tavsiye ederim.
www.futboldergisi.com
Etiketler:
futbol dergisi
Yönetim Uyuma

Barış'a 4 maç ceza verilmiş federasyon tarafından. Bu konuda bile koruyamadınız futbolcunuzu. Yaptığı hareket sert olabilir ancak 4 maç ceza verilmesi yönetim ses çıkarmayışı yüzünden. hatta Barış'a para cezasıda verir bu yönetim. Nasıl ki sulu derbiden sonra 5 maç ceza verdiler sonrasında Kadıköy'de sudan başka herşey atıldı ve kaç maç ceza verildiği ortada. Bu yönetimler arasındaki takıma sahip çıkma farkıdır. Bu yönetim çok sevdiği ve koruduğu Rijkaard'ın yakasına yapışan adam görünümlü karaktersiz hakkında dahi çıkıp laf etmemiştir.
Etiketler:
galatasaray
Perşembe, Nisan 8
Çarşamba, Nisan 7
Ey Dünya insanları Hepiniz Türksünüz !

"Tarih yeniden mi yazılacak? Kadim Türkler tüm insanların ataları mı? Onlar bin yaşına kadar yaşayarak, uzun yaşamın sırlarını öğrenmişler miydi? Tüm dinler onların Tengri dininden mi türedi? Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammet ve Buda Türk müydü? “Işık doğudan gelir” ne anlama geliyor? Türkler gelecekte insanoğlunun kurtuluşunda nasıl bir rol üstlenebilirler?
Amerika’da doğan ve daha sonra Meksika’ya yerleşen bir yazar, eşinin ani ölümünden sonra ruhunun hep yanında olduğuna ve destek verdiğine inanarak insanlığın ve dünyanın daha iyiye gitmesi için ne yapılması gerektiği konusunda araştırmalar yapmaya başlıyor. Özellikle, Hıristiyanlığın kökenlerini araştırarak işe başlıyor ve çok ilginç bir şekilde araştırmaları onu Türklerin ayak izlerine götürüyor. İlk insanların Türklerle başlayıp daha sonra dünyaya dağıldığını ve ilk konuşulan dilin Türkçe olduğunu, bilimin, felsefe ve dinin yine Türklerden başladığını söylüyor. İnsanların güneşsel enerjiyle nasıl senkronize yaşaması gerektiğini anlatıyor. Şu an insanlığın içinde bulunduğu huzursuzluğun çözümünü ancak Orta Asya ve Türklerin getirebileceğini, daha iyi bir dünya için gerekli açılımları ancak onların yapabileceğini iddia ediyor ve şayet bu olmazsa dünyanın asla huzur bulamayacağını söylüyor. Ayrıca yazar Türklere bir gönderme yapıyor. Nasıl oluyor da doğuştan filozof ve şair olan, Türk kültürünü dünyaya yayan Erke Han’ı bilmiyorlar. Türk dünyası görkemli zaferlerini ona borçludur.
Eski uygarlıklarda kullanılan teknolojiye de değinen yazar, insanların onları kullanarak nasıl yüzlerce yıl uzun yaşabileceklerini yazıyor. Bu arada Türklerin Orta Asya ve Çin’de yaptıkları piramitleri anlatıyor. Gerçeğin Türklerden saklandığını yazıyor. İnsan bu kitabı okuduğu zaman bir Amerikalının nasıl olur da bilmediğimiz geçmişimiz hakkında bu kadar şey bildiğine hayret ediyor."
Etiketler:
kitap
Salı, Nisan 6
Barış Özbek & Gökhan Gönül

Etiketler:
fenerbahçe,
galatasaray
O An #28
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: ´Sıkıntılar duradursun!
´Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
Orhan Veli KANIK
Etiketler:
o an
Pazartesi, Nisan 5
Sivasspor 1-1 Galatasaray #28

Rijkaard'ın sahaya sürdüğü 11 kendine ihanettir. Barış-Sarp-Ayhan-Topal bu 4 ismin aynı anda sahada olması ve sahaya çıkılan 4-1-4-1 dizilişini anlamak çok güç. Maçın sıkıcı olacağı ilkdakikalarda belli olmuştu. Galatasaray'ın golü nasıl atacağını merakla bekliyordum. 17. dakikada hasbelkader oluşan boşluğu iyi değerlendire Barış güzel ve bir o kadar şanslı bir vuruşla öne geçirdi. Sonrasında ise Rijkaard ve takımın alınan puan kayıplarından bir ders çıkarmadığını gördük. oyun geride kabul edildi ve kontra toplarla gol arandı. Ancak Dos Santos konusunda artık emin oldum. Bu çocuk kale çizgisine kadar gider fakat gol atması yada gollük pas vermesi tesadüflere bağlı. Çok rahat pozisyonlarda ya yanlış tercih yaptı yada yaptığı vuruşlar yanlıştı. Ancak yinede sahada birşeyler yapmaya çalışan ender isimlerdendi. İlk yarıda çok fırsat kaçtı Keita'da gününde olmadığıiçin fark bi türlü artmadı.
İkinci yarı başladığında ise anlamsız geri çekilen bir Galatasaray vardı. Karşısındaki rakip kim olursa olsun öne geçince anlamsız bir baskı hissediyor ve kendisine yakışmayan bir kimliğe bürünüyor. Rijkaard bundaen önemli etkendir. Bakalım Rijkaard'ın Polyannaları neler yazacaklar. Yapılan düzgün bir atak yotu bu yarıda. Heleki Jo oyuna girdikten sonra topu ileri tutmakta mümkün olmadı.Defanstan şişirilen toplar bir türlü onunla buluşmuyor ve buluşmazda. Jo'nun topu kontrol edebilmesi için topun göğsüne düşmesi gerekli. Yoksa etrafındaki topları sahiplenecek güçte değil. Son 10 dakikada ise tamamiyle geri çekilmiş bir takım gördük. Kalede kaleci olmadığı için yenilen salakça bir gol bu senenin özetiydi. Kaybedilen her puanda bir gariplik vardı sezon boyunca. Ancak şuda bir gerçek kalecisiz oynuyor Galatasaray. Bugünkü komiklikler geçtiğimiz haftadaki hatadanda kötüydü. Böylelikle bir seneyi daha kupasız kapatmış olduk.
Çuvaldızı ise bu maçtaki tutarsız kararlarıyla maçın bu hale gelmesinde etkili olan Halis Özkahya'ya batıralım. Sivassporlu oyuncular ve özellikle Keita'nın yaptığı çirkinliklere göz yumup Barış'a savurduğu tekmenin 2 sn sonrası kırmızı kart çıkartması niyetini apaçık belli etti. Burada Barış'ın rakibe müdahaleside yok ancak kasıtlı bir hareket var ve bunun bedeli sarı akrttır. Ayrıca Sedat Bayrak adlı şahsında ilk yarıda ikinci sarı karttan atılmamasıda anlamsız. Sonuçta sahada aldığı emri uygulayan bir hakemdi. Tamam Galatasaray kötü oynuyor ve yönetiliyor ancak sahadaki hakemlerin tutumlarıda bu sonuçları doğuruyor. Eskişehirde görülmeyen eller, Trabzondaki çifte standartlı kararlar, derbide verilmeyen penaltılar ve son olarak Sivastaki hatalar. Polat ve yönetiminin testi kırıldıktan sonra toplantı yapmasının anlamı yok artık.
Atılan golden sonraki Sivasspor yedek kulübesindeki bir ismin Rijkaard ve ekibine saldırması ise büyük ahlaksızlık. Ayrıca maç içinde Rijkaardla tartışan seyirci kılıklı hanzoların futboldan ne kadar anladıklarını merak ediyorum. Sivas'a Rijkaard, Gio, Neill, Jo ve Keita gibi isimleri izlettiren bir takıma daha saygılı olmalılar.
Etiketler:
galatasaray,
galatasaray-sivasspor,
tsl
Gökhan Gönül & Fenerbahçe- Kayserispor & MHK & Özgener

Gizliden gizliye tekmelerine ve tokatlarını çok gördüm. Ancak dün akşam gösterdiği davranıştan sonra hiçbir yerde haber olmaması medyadaki fener lobisinin gücüdür. Şerefsizce yaptığı veya yapmadığı davranış haber olmuyor yerine “bu penaltı verilmedi” adı altında Topuz’un yere atlaması haber yapılıyor. Birde Aziz Yıldırım’ın gözyaşları var haber olarak. Tebrik edilir o davranışı ile. Ancak Mahmut Özgener’in orada ne işi var onu çözemedik. Aziz Yıldırım’ın slayt gösterili basın toplantısından sonra futbol kamuoyu çok değişti. Hakem kararları ise zıvanadan çıkmaya başladı. Dün akşam Kayserispor maçındaki hataları nasıl yorumlamak gerekir başka. Akılalmaz avantaj kuralı, ofsayttan gol ve özellikle Fenerbahçeli futbolcuların aşırı sertlikleri. Çığırtkan olanın dediği oluyor. Adnan Polat ve yönetimi bu tip bi basın toplantısı yapacaklar. Ancak çok geç kaldılar. Eskişehir, Trabzon ve Fenerbahçe maçlarındaki hatalardan sonra artık geri dönüşü yok.
Etiketler:
fenerbahçe,
medya
Avrupadan Futbol

1- Chelsea 74
2- ManU 72
3- Arsenal 71
3- M.City 59
5- Tottenham 58
6- Liverpool 55

1- Real Madrid 77
2- Barcelona 77
3- Valencia 56
4- Mallorca 48
5- Sevilla 48
6- A. Bibao 45

1- İnter 66
2- Roma 65
3- Milan 63
4- Palermo 51
5- Sampdoria 51
6- Napoli 49
7- Juventus 48

1- Bayern 59
2- Schalke 58
3- Leverkusen 53
4- Dortmund 52
5- Werder 48

1- Lyon 57
2- Montpellier 57
3- Auxerre 57
4- Bordeaux 56
5- Marsilya 56
6- Lille 54
Etiketler:
avrupadan futbol
Cuma, Nisan 2
Perşembe, Nisan 1
Bundesliga Biterken

1- Schalke 58 (+24)
2- Bayern 56 (+29)
3- Leverkusen 53 (+26)
29. Hafta : Bu hafta sonu tepedeki ilk iki takım birbiriyle oynayacak. Schalke evinde Bayern Münihi ağırlıyor Cumartesi günü. Robben büyük ihtimalle oynamayacak ve bu Bayern için önemli bir dezavantaj. Ligin ilk yarısında oynanan maç 1-1 lik eşitlikle sonuçlandı. Schalke ManU yorgunu Bayern’i yenmek için oynayacaktır. Yenerek büyük bir avantaj elde edecekler. Ancak Van Gaal’da kolay teslim olmaz bunu ManU karşısındada gördük. Belki yorgunluk faktörü etkili olur ve Schalke’nin direncine dayanamazlar. Ancak ben bu maçtan beraberlik bekliyorum. Bu iki takım birbirleri ile oynarken aynı saatte Leverkusen, Frankfurt deplasmanına çıkacak. Frankfurt’un evinde gösterdiği performans ve iki hafta önce Bayern Münihi yenmeleri sebebiyle bu maçı kazanmaya yaın olan taraftır. Kiessling’in olası yokluğuda eklenince Leverkusen en iyimse tahminle bir puan alabilir.





Schalke son haftada Mainz deplasmanında olacak. Mainz bu sezon evinde oldukça başarılı fakat şampiyonluk için oynayacak Schalke maçı kazanmayı başarır. Bayern Münih ise Hertha Berlin deplasmanında olacak. Kolay bir galibiyet ile üç puanı kazanır. İki takımda ligi 72 puanla tamamlamış olurlar. Bu hafta itibariyle +5 gollük bir avantajı mevcut Bayern Münih’in. Aynı puanda bitirdiklerini ve Bayern Münih’in daha kolay rakiplerle oynayacağını varsayarak Berlin olimpiyat stadında averajla şampiyonluk sevincini yaşayacaklarını düşünüyorum. Umarım yanılırım ve Felix Magath’lı Schalke bu sevinci yaşar.
Not: Hannover ve özellikle Hertha bu üç takımlada oynayacaklar son 6 haftada. Bu sebeple özellikle Hertha küme düşmekten kurtulması için ekstra işller yapmalı. Geçtiğimiz yılki rüyadan sonra bu sezon küme düşmeleri üzücü.
Etiketler:
Bundesliga
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)