Bu yazıda birkaç an olacak. Futbol hayatımın başlangıç anları olacak. Futbol hayatı bayağı iddialı olur. Mahalle arası maçlardan düzenli antremanlara ve sistemli oyuna başlangıç denemeleri demeliyim sanırım.
Orta okulda Çengelköyspor’un denemeleri olacağı haberi geldiğinde sevinmiştim. O gün yazıldım seçmelere. Ancak nasıl seçecekleri hakkında hiçbir fikrim yoktu. Babama sorduğumda ise bi maç yaptırır Mikro dedi sadece. Mikro dediği tüm hayatını Çengelköyspor’a adamış bir isimdir. Nur içinde yatsın yıllarca minik, yıldız, junior, genç ve bazende A takımı çalıştırırdı. Çok emeği vardır klüp için. Babamın diğer bir öğüdüde ilk toplara basmam konusuydaydı. Seçim günü geldi isimler alındı ve nerede oynadığımız soruldu. Ben her zamanki gibi en iddialı yer alan orta sahayı seçmiştim. Başka bir yerdede oynayacak kapasitem yoktu açıkcası. Maç kadroları açıklanırken beni sağ kanada yazmıştı Mikro Hüseyin. Şans eseri tanıdığım kişiler aynı takımdaydı. Duran topların başına benim geçmem ve kimsenin buna ses çıkarmaması sebebiyle adımı aldılar ve gelecek hafta idman için çağrılmıştım. Gelecek hafta kramponlarla gelmemiz sıkı tembihlenip evlerimize dağılmıştık. O gün ilk defa bir seçmeye çıkmış ve başarılı olmam sebebiyle bayağı sevinmiştim.
Bir hafta geçmiş ve antreman öncesi yeni gelenler yani takriben 10 kişi ayrı çalışacağımız ve sadece 5 kişinin alınacağı açıklandı. Takım içi gruplaşmayı o anda sezmiştim. Yıllardır klübe gidenler ortamda rahat ederken bizler bir köşede çalıştırılıyorduk. Antreman kavramına yabancı değildim ancak daha önce görmediğim uygulamalar oluyordu. 5 e 2 denen ve oldukça önemli bir aktiviteyle ilk tanışmam o gündü. Bizim ortada sıçandan daha farklıydı. Tek dokunuş hakkı olması benim adıma daha çekiciydi. Ancak kramponlarımı henüz almamıştım. Bu yüzden Mikro’nun gözünde eksi puanla başladım. Yinede seçilenlere bakınca seçilmememin imkansız olacağını düşündüm. Benden iyisini göremiyordum açıkcası.
Antreman sonrası as takımla maç yapacağımız ve bu maç içinde 5 kişinin seçileceği açıklandı. Tek isteği istediğim bölgede oynamaktı. As takımın kaptanı sıra arkadaşım Emre’ydi. Onun torpili sayesinde orta sahada yer bulmuştum. Maç başladı ve bizim takım ardı ardına goller yemeyi başlayınca işin böyle gitmeyeceğini anladım. Biraz bencil olmaya karar vermiştim. Yenilgiyi asla kabul etmeyen yapım buna sebep olmuştu. Birkaç gol attıktan sonra şuan aklımda yerini koruyan o pozisyon oluştu. Bir pozisyonda orta sahada top bana geldi ve rakip takımdan bir kişi vardı önümde, onuda geçtikten sonra kaleci ile aramda kalan 30m de kimse yoktu. Bizim takımda forvet oynayan ve gol atmak için her topu harcayan bir çocuk vardı. Benimle birlikte fırladı yanıma ve kadar sokuldu. Gol atmam lazım bende seçilmeliyim gibi laflar etmeye başladı ve o an Tsubasa filmlerindeki gibi bir ortam oluştu. Topu sürüyorum ancak yanımdaki çocuğun konuşmaları konsantrasyonumu bozuyordu.
Artık kaleci ile karşı karşıyaydık ve pas pas diye kendini yırtan biri vardı yanımda. Kale o kadar büyük görünüyordu ki golü atmamam için hiçbir sebep göremiyordum. O ana kadar pas vermeyi düşündüm ancak kalenin büyüklüğü ve bir gol daha atma isteği yüzünden topu köşeye göndermeye karar verdim. Topa o kadar kötü vurdumki kalenin 3-5 metre uzağında auta gitti. Sonrasında ise sen görürsün tehditleri aldım ve geri dönüyordum ki Mikro yolumu kesti. Boyu o kadar kısaydı ki ben bile o yaşta daha uzundum kendisinden. Ben küfürü basacağını düşündüm çünkü Fatih Terim edasında bir antrenördü. Şu cümleleri sarfedince çok şaşırmıştım.
- Aferim oğlum pas versen ofsayt olacaktı.
Çok şaşırmıştım ofsayt o an aklıma en son gelecek kuraldı sanırım. Mahalle arasında hiç kullanmadığımız bir kuraldı. Maç bitmiş ve takıma alınanları açıklama anı gelmişti. Benim adım açıklandı ancak forvetteki pas atmadığım çocuğun ismi açıklanmadı. O anki bakışını unutmamda mümkün değil.
1 yorum:
Gözümün önünde canladı anlattıkları. Minik aksilaz sahalarda :) Belkide çok minik değildir... Ama güzel bir anıymış...
Doğru olduğuna inandığımız bir çok şey farkında olmadan başka doğru şeylerede yol açıyor. Bende bunu düşündüm bu yazıyı okuyunca.
Selamlar...
Yorum Gönder