Pazar, Ekim 25

Fenerbahçe 3-1 Galatasaray

Türkiye'de kancıklık para ediyor. Maç öncesinden sonuna kadar sürekli kancıkca hareket edeceksin ki maçı kazanasın. Biz bunu yapamayacağımız için 10 senedir bunlar oluyor. Sahanın hakimi rolü verilen Gezer ise rolünün icabını çok güzel yaptı. Bu maçın galibi K-A-N-C-I-K-L-A-R-D-I-R ...

Tv deki baş kancık Dilmen muazzam maç yönetti diyor Gezer'e. Son sözü dostum buck rogers'a bırakıyorum.

"bu maçın ardından galatasaraylı yoldaşlarımın gram üzülmesine gerek yok. bu eziklik ne menem bir şey ise sarı lacivert formayı girenin ruhuna giriyor hemen. hazır sahada "kontrol bende" diyerek kötü kötü bakmaktan öte bir hakemi de bulduktan sonra bilica'nın yaptığı gibi topu görmeden eşşek gibi geriye tekme de atarsınız, roberto carlos gibi adamınızla güreşirsiniz, baroni gibi adama tokadı çakıverirsiniz ya da colin kazim richards gibi sahada yapmadık pisliği bırakmazsınız. şimdi daum'u forvetsiz çıkardığı kadrodan dolayı göğe çıkaracak pek çok kişi çıkacak. spaletti mübarek.
lig tv, genelde istatistik vereceğim diye kıçını yırtar ama maçın genelinde pozisyon yüzdesi diye bir şey göremedim ben. gören oldu mu?maçın ardından galatasarayda yapılacak eleştiriler var: arda, arda gibi oynamıyor, kaldı ki oynatmıyor da. arda, örnek alacaksa kendisinden sonra oyuna giren adamın profesyonelliğini alsın, yalandan top oynayanların değil. bir de takım şut atmaktan o kadar imtina etti ki ilk şutunu 36. dakikada attı. kalecinin göz bebeğini görmeden gol atmak fifa kurallar listesinde mi?
fenerbahçe ise seyircisinin de maçın başında astığı tribün büyüklüğündeki pankartı doğrularcasına "haddini bilerek" oynadı. forvetsiz çıktı, ilk golden sonra ve 2. yarıyı kendi kale çizgisinde geçirdi. futbolcularının ezikliği ise ilk paragrafta yer buldu zaten o da normal maçın hakemine gelince, artık kendisi konusunda diyecek laf yok.
rıdvan dilmen az önce "muazzam" maç yönettiğini söyledi. zafer sarhoşluğu diyelim. sanırım uefa, bir ara yıldız futbolcuları koruma gibi fbi vari bir yasa çıkarmıştı. yahu bunun gibi bir şey futbol oynamak isteyen takımlar için de yok mu? bir takım top oynamak için var gücüyle uğraşırken diğer takım colin kazim richards'i salmış karşı sahaya, yapmadığı pisliği bıraktırmıyor, oyunu soğutmak için faul üstüne faul yapıyor ve sen bunu engellemek için ne faul ne de kartlarını kullanıyorsun. keita'nın haklı olarak atıldığı pozisyonda keita vurana kadar carlos adama sarılıyor, çeviriyor, ayaklarını mengene yapıp silkmeye kalkıyor ama şu faul düdüğü bir türlü gelmiyor. ne zaman ki kırmızı çıkıyor, o zaman ona da sağlıkçının yaptığı "öpeyim de geçsin" mantığı ile sarı kart çıkıyor.
penaltı konusunda ise 4 kere seyrettim ilk başta penaltı gibi gelen pozisyonun bir açısında kaleci topa dokunmuş gibi geldi.neticede fener mücadele ederken, top oynamaya istekli olan takım olan galatasay istediğinde başarılı olmadı. işin üzücü yanı hıncal uluç gibi adamlara gün doğacak ona yanarım. senin takımın adamı forvetsiz sahaya çıkaracak kadar tırsıtsın( taktik tabiik i canım), seyircileri ikinci yarı çabuk geçsin diye dua ettirsin, sen de felaket tellallığı yap.
neeskens aydın oyuna girerken gene taktik çizelgesini çıkardı ya bu bile gelecek için umudu sıcak tutmata sebep. "

Sözüm meclisten dışarı

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kaybetmeyi kabullenmek gerek.

berke