Zor bela,güçte olsa sonunda Arjantin,dünya kupasına direkt katılmayı başardı.Maradona'nın sevinci coşkusu da olmasa zaten keyfe değer bir durumda yoktu sahada.En azından Maradona'nın tutkusu sahadaki takımında yoktu.Baya zamandır da bu isteksiz tutuk görüntü devam ediyor aslında.Ne Messi tanınıyor sahada,ne de Arjantin.Bolatti'nin golü 1-0'lık galibiyet maçın özeti bu zaten oyun anlamında.
Benim aktaracaklarım,aslında maçın sıkıcılığından mütevellid düşüncelere dalışım ve neler neler düşündüğüm.Bir zamanlar,İtalya'da böyle bir durum yaşamıştı Fransa 98'de Rusya'yla play off oynamak zorunda kalmıştı.Aklıma Okay Karacan'ın o günkü yorumuyla "az kalsın İtalya'sız bir dünya kupası izleyecektik"deyişi geldi.Bizde az kalsın Arjantin'siz bir dünya kupası mı izleyecektik?Olabilirdi elbette.Uruguay, hiçte iddiasız bir futbol ortaya koymadı Arjantin'le kıyaslayınca.Arjantin olmasa ne olurdu dünya kupasında?Tabiki hiçbirşey olmazdı.Kendi takımımızın olmadığı ve acaba kimi desteklesek diye düşündüğümüz Afrika'da kendimize başka bi sempatik arardık.(Arjantin yedek milli takımımız olması babından)Birde dünyanın en güzel milli takım formasından mahrum kalırdı gözler hepsi o kadar.İngiltere'siz euro2008 zevksiz olur diyenlerin neler gördüğü malum kupada.Ne ironiktir ki,dünyanın iki süper yıldızının milli takımları(portekiz-arjantin)bu haftaya kadar umutsuz vaka halindeydiler.Oysaki eski dünya futbol düzeninde iki takımda Messi'siyle Ronaldo'suyla son maçlara gazozuna şov amaçlı çıkmış olmalıydı.Olmadı...Artık düzen kişisellerin,süper yıldızların değil,takım olmayı becerebilenlerin,futbolu basit oynayıp o basitliğe saygı gösterenlerin.O neki diyenler,baksınlar Bosna-Türkiye grup sıralama durumuna.Birde düşündükçe 2 Avrupa bir de dünya kupası yaşamışım 30'lara dayanan yaşımda.6 yılda yaşamam gerekeni,30 yılda ancak tadabilmişim.5X'lik bir çile durumudur velhasılı diğer kalan bize.Tevellütü 50'lere dayananları daha hiç katmıyorum hesaba..
Hadi biz alıştıkta arkadaş öyle buhranlı,sıkıntılı şekilde kupalara zorda olsa müdahil olmalara,bu gediklilere ne oluyor diyorum.İtalya'sı,Fransa'sı,Arjanti'ni,İngiltere'si.Daha önce de sorduğum soruyu yineliyorum değişen şartlar,eşit koşullar derken,global harmanlamanında gerçekleştiği dünya futbolunda,alçalanmı büyükler yoksa yükselenmi küçükler?Ben bunu çözemedim.
Sonuç olarak "son tango" derken "don't cry for me argentina" derken,Diego'yu göz yaşlarına boğan bir sonla yedek takımım Afrika biletini aldı.Tabiki ben yine düşündüm ki"neyleyim köşkü,neyleyim sarayı,ayyıldızımın olmadığı 2010'da".Beni kim sizin gibi çoşturabilir ki?Heleki bizler artık şarkı dinlemekten bıkıp,o şarkıya bizzat katılıp söylemek istiyorken.Elimde kumandayla onu,bunu,şunu değil,bizi izleyip,bize sevinmek isterdim.Dünya basınından"come back kings"leri "what an unbelievable team"leri okumak isterdim Afrika'da bize methiyyeden.Ama olmadı.Beceremedik.Ne söylenebilir ki hak edene başak helalse?Hakedene ve gidenlere helal olsun...Bizde ağlayaduralım...!
3 yorum:
hakede başak helaldir elbet ama içimiz yanacak gelecek yaz. neyseki yedek ülke gittide az da olsa heyecan yaşarız.
Birşeyler eksik hacım yedekte de hiç tat vermiyorlar...
evet kesinlikle bi eksiklik var. Messi bile sıradanlaşıyor takımda. ama dünya kupası havası başka belki orada farklı olur. umarım olur ...
Yorum Gönder