Pazartesi, Haziran 29

Bir Tatlı Huzur Almaya Gittik...

Sıkıcı, sıcak pazar günlerini huzura çevirmenin en güzel yolu Buruciye’de akşamüstü çay yudumlamaktır… tabi Buruciye’de çay içmenin öncelikli şartı da Sivas’ta olmaktır :)
Şehirleri ruhu olan ve olmayan şehirler olmak üzre 2 kategoride değerlendiriyorum…ruhu olan şehirleri sıralamaya alsak elbet İstanbul başta gelir, sonra belki Bursa, Ordu, Sinop diye gider sıralamam…. Ve bu şehirlerden sonra gelir Sivas da objektif olmayı becerebildiğimde…(objektif olmasam başa koyarım). Tarihi dokudur benim hayat kaynağım ve fazlasıyla tarihle haşır neşir olabileceğiniz bir kenttir Sivas … Ve bu tarihi dokunun can damarıdır heybetli Buruciye… Kim bilir ne şartlarda yapıldı, kimin ağlamasına, kimin gülmesine şahit oldu, neler düşünüldü, neler yaşandı ve neler sindi o taş duvarlara…Dokunduğunuzda, hissettiğinizde bütün bunlar gelir akla ve tam da bu anda anlarsınız; bir kültür ve nostalji manzumesinin, bir tarih atmosferi içerisinde seyrettiğini.
Müşfik bir ana gibi kollarını açmış bekleyen o devasa kapılardan girdiğinizde başlar huzur dolu akşamınız… bunaltıcı yaz sıcağından eser kalmamıştır akşam 5 itibariyle… tam bunalacakken imdadınıza koşar teninizi okşayan, saçlarınızı hafifçe dalgalandıran ruzigâr…
Bir yanda müzmin gazete, kitap okuyucuları, diğer yanda bilmişlik taslayan tavlacılar, etraftaki dersliklere girip çıkan çömlekçiler, karakalemciler, udiler, cam üfleyen kursiyerler… ve bu binaya sevdalı müdavimler…
Ve yavaştan başlar udi udunu tıngırdatmaya… ardından neye üflemeye başlar neyzen. Bağlama da tamam oldu mu, harika bir san’at musıkisi ile kulaklarınızın pasını atmaya hazır öylece huzur dolu bakakalırsınız taş mukarnaslar arasındaki neyzene… önce yavaştan başlar udi bir yandan tıngırdatırken bir yandan da söylemeye:

"benzemez kimse sana, tavrına hayran olayım”la yeniden aşık olur; “unutamam seni”yle fena halde hüzünlenir, “beklenen şarkı”ya ise inanılmaz bir katılımla eşlik edersiniz:
Kıskanırdım seni ben kendi gözümden bile
Nasıl verirdim seni birgün yabancı ele
Sana gelen yollarda daima beni bekle
Benden evvel başkası bakıp seni görmesin...
Ve sonlara doğru en çok sevdiğim “Huysuz ve Tatlı Kadın” ile coşarsınız adeta…sonra da bir tatlı huzur alarak Kalamış’tan, ve son yudumunuzu da alarak çayınızdan ayrılırsınız avludan...
Son olarak tüm huysuz ve tatlı kadınlara gelsin:
Sarkilar seni soyler; dillerde nagme adin
Ask gibi, sevda gibi huysuz ve tatli kadin…

Huzurla…
:)

Hiç yorum yok: