Pazartesi, Ağustos 30

Eskişehirspor 1-3 Galatasaray, Lige Tutunuş

Maç öncesi çoğu Galatasaray taraftarı gibi umutsuzdum. Maçı izlemeye 9. Dakikada başladım. Skora çok şaşırmıştım açıkcası. Milan Baros’un golü bu kötü zamanda ilaç kadar değerliydi. Perşembe gününden çok da farklı bir takım yoktu sahada. Rijkaard’a sadece bu sebepten sinirlendim maç boyu. Hakan Balta dışında kızağa çekilen oyuncu yoktu. Hakan Balta’ya ceza değil ödüldü açıkcası 11 de başlamaması. Serkan Kurtuluş onun görevini maç boyu iyi kotardı. Zor durumlara düştüğünde yaptığı hamleler pozisyonun büyümesini önledi.

Eskişehirspor golü yedikten sonra yüklenmeye başladı. Galatasaray ise o silik oyununa devam etti. Arada cılız kontra girişimleri olsa da çoğu kez Barış’ın futbol zekasının kıtlığı sebebiyle yarım kaldı bu ataklar. Bu atakların birinde ise takımın kaptanı Arda Elano’ya gördüğü halde pası atmayarak mutlak bir golü engelledi. Sahada zoraki oynuyordu yine. Bu çocuğun iki sene içinde bu hale gelmesi çok acı veriyor bana. Artık Messi gibi bir performans dahi gösterse bazı kişilerce asla sevilmeyecektir. Çünkü yanlışları o kadar büyük ki sahadaki oyunu ile bunları kapatamaz.

Eskişehir ilkyarı ortasından itibaren yüklendikçe yüklendi. Ufuk, Sezer’in enfes şutunu aynı güzellikle kornere çeldi fakat korner sonra topu elinden kaçırınca golü kalesinde gördü. Bu pozisyonda topa çıkış açısı ve şekli çok ilginçti. Aylardır maç oynamama sıkıntısından kaynaklanıyor bu gol. Aykut’a heba edilen onca maç için Rijkaard’a selam olsun. Neyse ufuk artık eğrisiyle doğrusuyla bir sezon Galatasaray kalesinde olacak. Güvenmekten başka çare yok.

İkinci yarıda ise sahada görmek istediğim bir Galatasaray vardı. Kalite olarak yine kötüydü fakat sahada onurunu kurtarmak için mücadele eden 11 oyuncu vardı. Özellikle Ayhan’ın can siperhane oyununu takdir etmek gerekli. Tamam basit hatalar yapıyordu ancak kazanmak için varını yoğunu sahada ortaya koyuyordu da. Yeni ergen genç gibi sahada fizik gücüyle varolmaya çalışan Pele’ye güzel dersler verdi. Takım oyunundan bi haber oyuncu. Uzaktan şut atmaya güdümlü bir oyuncu. Çoğu kez pas yerine şut atarak takımın enerjisini bi anda düşürüyor. Kaçak güreşçi Sarp ise sorumluluk almaktan yine kaçındı. Gelmesi muhtemel orta saha oyuncusu sonrası forma yüzü görmemesini diliyorum. Cana oyuna dahil olduktan sonra orta saha biraz olsun nefes almaya başladı. Topu daha rahat ayağında tuttu. Arda Turan karşı karşıya kaldığı ilk pozisyonu İvesa’ya teslim etti ancak bir sonrakinde akıllı bir vuruşla ve Volkan’ında gayretiyle gole kavuştu. Sonrasında ise psikolojik olarak rahatlayan Galatasaray Servet ile bir gol daha bularak maçı kazanmayı başardı.

Galibiyet ve puanla tanışmak takım için çok önemliydi ve bunu başardılar. Ancak oyun kalitesi yine çok zayıf. Dün ayağa pas oynamayı düşünmeleri bile galibiyeti getirdi. Gereksiz zorlamalardan Arda hariç tüm takım kaçındı. Umarım bu zihinlerine yer eder ve böyle oynamaları gerektiğine inanırlar. Bu galibiyet biz taraftara yaşattıkları şoku asla azaltmaz fakat kendileri adına iyi bir özgüven getirir. Şimdi 15 günlük bir milli takım arası var ve bu ara yaraların sarılmasında çok önemliydi. Sakatların dönmesi ve olası transferler sonucu Gaziantepspor karşısında daha istekli ve kalite bir Galatasaray görmeyi istiyorum.

Rijkaard’ın geçtiğimiz yıldan beri uyguladığı bir sistem var. Sakatlıktan yeni çıkan veya yeni transfer edilen her oyuncuyu ilk maçta 15, ikinci de 30 sonrasında yarım devre oynatarak takıma ısındırıyor. Ancak bu uygulamayı doğru bulmuyorum. Oyuncuyu limitine kadar zorlaması gerekli. Elano ikinci yarıda her koşulda bir 20 dakika daha oynayabilirdi. Böylelikle maç kondüsyonunu sadece iki maçta sağlar. Ancak Rijkaard’ın bu uygulaması ile bir oyuncunun tamamen oynayacak düzeye gelmesi 4-5 maç sürüyor.

Hiç yorum yok: