Perşembe, Ağustos 20

Galatasaray 5-0 L. Tallin

Maç değerlendirmesinden önce Levadia Tallin hakkında bir bilgi verelim. 1998 yılında kurulan bu ekip 10 senedir avrupa kupalarında mücadele etmekte ve bugüne kadar iki farklı mağlubiyeti bulunmamakta. Kaybettiği her maçı tek farkla kaybetmiş.

Maçın başlama düdüğü ile birlikte Levadia'lı futbolcular sanki önceden programlanmış gibi kendi yarı alanlarına belirli bölgelere yerleştiler. Herkes kendi alanını müdafaha etmeye çalışıyordu. İşte bu şekilde başlayan bir maç oldu. Galatasaray rahat pas yapma imkanı buluyor ancak bu paslar rakip ceza sahası çevresinde sıkışıyordu. Aydın ve Keita bu kiliti çözebilecek isimlerdi. Keita sık sık sıfır çizgisine inip penaltı bölgesine ortalamaya çalıştı topları. Aydın ise etkisiz göründü maç boyunca. Ayhan'ın Arda'ya attığı bir ara pası neticesinde kalecininde acemiliği ile ilk golü Keita'dan izledik. Bu gol biraz olsun rahatlatmıştı. Zira bu tip takımlara golün gelmemesi sizi paniğe sevk ediyor. Tıpkı milli takımın Estonya deplasmanında olduğu gibi. Sonrasında oyunu forse eden bir Galatasaray seyretmeye devam ettik. Baros biraz güçsüz bu sıralar ve bu güçsüzlüğü gol atmasına engel oluyor. Kazanılan frikikte Keita yine enfes vurarak maçtaki ikinci golü kazandırdı.


İkinci yarı başladığında sistematik şekilde gelişen ataklar seyrettik. Her maç futbolcular arası uyum artıyor ve daha ritmik bir oyun izliyoruz. Bu kez Arda mükemmel bir ara pası vererek Barosu boş bıraktı ve rakibin müdahalesi ile penaltı kazanıldı. Galatasaray bu sene çok penaltı kullanacak. Futbol zekası üst düzey oyuncular bu penaltıları yaptırmakta zorlanmayacaklar. Baros penltıda topla kaleciyi ayrı köşelere gönderince bu seneki ikinci resmi golünü atmış hem kendisini hemde taraftarı rahtlatmış oldu. Oyun tamamen Galatasaray'ın eline geçmişti artık. Hakan Balta bir defans oyuncusu fazlsıyla teknik bir futbolcu. Kewell'a verdiği pası verecek çok fazla sol bek yok. Kewell'da gereğini yapıp topu köşeye çivileyerek bu maçıda boş geçmemiş oldu. Gol sonrası Hakan'ı tebrik etmesi çok güzel. Son gol ise rakibin kendi kalesine attığı enfes bir gol. Kaleciyi ters ayakta yakalamayı başaran bir defans vuruşuydu.

Galatasaray sağlam adımlarla ilerlemeye edvam etti. Bu maçta Keita göze çarpan isim oldu yine. Daha öncede söylediğim gibi Ribery'den sonra ligimize gelen sürat, teknik ve güç olarak en komple oyuncu. Ancak ben en çok defans bloğunu beğendim. Servet ve Gökhan uyumu netbiçimde ortaya çıkıyor. özellikle Gökhan Zan kısa sürede kendisine özellik katmayı başarmış. Takım oyunu rakip sahaya taşıyınca orta sahaya kadar çıkarak baskıyı sağlıyorlar. tabiki Mustafa Sarp önderliğinde. Elano son 20 dakikada oyuna girdi. Bir kaç klas hareketi oldu ve maçı idare etti. İlerleyen zamanlarda onunda zekasını sahada izleyeceğiz. Bu arada son takdirde Rijkaard'a. Takım idaresi ve oyuncu rotasyonu hakkında ders veriyor.

Diğer takımlarımızdan Sivas ve Trabzon havluyu atmış. Sivasspor'un yediği son gol gerçekten derslik. O ara pasını atmak herkesin harcı değil. Bu sene Bülent Uygun'un "Türbülent" programı iyi çalışmıyor yada laptopuna virüs bulaşmış. Çünkü ikinci yarılarda çözülüyorlar. Trabzon'A ise sdece Gignac yetti. Fenerbahçe'de ilk ve ikinci yarı sonlarında attığı gollerle gruptaki rakibini beklemeye başladı.

3 yorum:

biggeee dedi ki...

izlemedim ama yazı sayesinde maçı izlemiş kadar oldum.Galatasaray bu sezon bizim için gerçekten güçlü bir rakip:)

aksilaz dedi ki...

Ben tersini düşünüyordum. Çünkü bu takıma sadece Fenerbahçe rakip olabilecek düzeyde bu sene :)

hrmpasa dedi ki...

Eeee..Fener-Cimbom çekişmesinin olmadığı hangi sezon zevkli ki..?Sanki onlar kaderleri beraber yazılmış kardeşler gibiler..Biri iyiyse,diğerdi daha iyi..Aynı durum kötülükte de geçerli.Geçen sezon ki ahval ve sıralamaları en güzel örnek ;)