üniversite için yol aldığımda Karadenizi ilk görüşümdü... daha önce düşmemişti yolumuz. samsundan itibaren sahil boyunca inanılmaz bir manzaradır, şayet gündüz seyahat ediliyosa alınan haz fevkaladedir...iç anadoluyu ya da özellikle doğu anadolu ve güneydoğu anadoluyu bilenler bilir. bir kentten diğerine varabilmek için sapsarı dağlar ovalar bayırlar geçersiniz... lakin karadenizde hiç boşluk yoktur arada, bir tarafınız mavidir istisnasız bir tarafınız da alabildiğine yeşil. hep köyler ilçeler bağlantılıdır birbirlerine... iki ilçe arasında sadece bir çizgi vardır sanki. işte bu aralarda görmek olağandır bu evlerden... yükseklerde ve yeşillerin arasında gördüğünüz bu eve sahiplerinin nasıl ulaştığı bi anda merak konunuz oluverir... şaşırıp kalırsınız "yahu bu insanlar buraya nası çıkabiliyor" diye..:) ben yakından görene kadar oralara çıkan patika yolların olduğuna inanmayı geçtim, aklıma bile gelmemişti, sadece hayret etmekle yetiniyordum :) yağmurda ziganadan geçmeyi, hamsiköyde sütlaç yemeyi, çamlıhemşin'deki ahşap restoranı, her gidişimizde bizi soba başına oturtup çaylarımızı geciktirmeyen amcamı, çay toplayan teyzeleri, ayderi, şelaleleri, ordu'yu, fatsa'yı, boztepeyi, giresun kalesini, adasını...çok özledim... insanın sevdiği bişeyi özlemesi bile keyif veriyo...
1 yorum:
üniversite için yol aldığımda Karadenizi ilk görüşümdü... daha önce düşmemişti yolumuz. samsundan itibaren sahil boyunca inanılmaz bir manzaradır, şayet gündüz seyahat ediliyosa alınan haz fevkaladedir...iç anadoluyu ya da özellikle doğu anadolu ve güneydoğu anadoluyu bilenler bilir. bir kentten diğerine varabilmek için sapsarı dağlar ovalar bayırlar geçersiniz... lakin karadenizde hiç boşluk yoktur arada, bir tarafınız mavidir istisnasız bir tarafınız da alabildiğine yeşil. hep köyler ilçeler bağlantılıdır birbirlerine... iki ilçe arasında sadece bir çizgi vardır sanki. işte bu aralarda görmek olağandır bu evlerden... yükseklerde ve yeşillerin arasında gördüğünüz bu eve sahiplerinin nasıl ulaştığı bi anda merak konunuz oluverir... şaşırıp kalırsınız "yahu bu insanlar buraya nası çıkabiliyor" diye..:) ben yakından görene kadar oralara çıkan patika yolların olduğuna inanmayı geçtim, aklıma bile gelmemişti, sadece hayret etmekle yetiniyordum :) yağmurda ziganadan geçmeyi, hamsiköyde sütlaç yemeyi, çamlıhemşin'deki ahşap restoranı, her gidişimizde bizi soba başına oturtup çaylarımızı geciktirmeyen amcamı, çay toplayan teyzeleri, ayderi, şelaleleri, ordu'yu, fatsa'yı, boztepeyi, giresun kalesini, adasını...çok özledim... insanın sevdiği bişeyi özlemesi bile keyif veriyo...
bu da bu fotoğrafın yazısı olsun abicim!!! ... :)
Yorum Gönder